a. Tarla Seçimi: Şeker pancarı topraktan bol miktarda besin maddesi kaldırdığından, pancar üretilecek tarla seçimine dikkat edilmelidir. Tarla sulanabilir besin maddelerince zengin, organik maddece yüksek, hafif (kumsal) yapıda olmalı, fazlaca ağır (killi) olmamalıdır.
b. Münavebe Şeker Pancarı, genelde 4 yıllık münavebe sistemi içinde üretilir. Toprakta bitki besin maddelerinin dengeli kullanılması, hastalık ve zararlılarının çoğalmaması açısından münavebeye uyulması elzemdir.
c. Tarla Hazırlığı: Şeker Pancarı yetiştiriciliğinde tarla hazırlığı, 1 sene önceden ön bitkinin hasadı ile başlar. Hububat hasadından hemen sonra tarla gölge tavında iken, disk harrow çekilir, arkasından hemen sulama yapılır. 20–25 gün sonra, sulama sonucu tarlada bulunan yabani otlar ve hububat hasadından kalan tohumlar çimlenir. Tarla tava gelince derince sürülür. Kasım ayında taban gübresinin 2/3’ü tarlaya atılır ve ikinci sürüm yapılır. Hangi şekilde olursa olsun, sonbahar sürümü mutlaka yapılmalıdır. Sonbahar sürümü yapılan tarlalarda;
-Sonbahar ve kış yağışlarından daha çok istifade edilir,
-Sonbahar gübrelerinin toprak altına karışması sağlanır,
-İlkbahara daha kolay tarla ve tohum yatağı hazırlığı yapılır,
Sonbahar sürümünün yapılmaması durumunda tarla ilkbaharda sürüleceğinden, ekime kadar geçen süre içinde tarla ile çok oynanır. Bu da uzun süre alacağından tarlanın tavı kaçırılmış ve de tohum ekimi geciktirilmiş olur.
d. İlkbahar Tohum Yatağı Hazırlığı:
İlkbaharda taban gübresinin 1/3’ü ile azotlu gübrenin yarısı tarlaya atılarak, kombi-kürümler düzgünce çekilir. Sonbaharda herhangi bir sebeple tarla sürülmemiş ise, taban gübresinin tamamı ve üst gübresinin (Azotlu Gübreler) yarısı tarlaya atılmalı ve iyi bir sürüm yapılmalıdır. Arkasından kombi-kürümlerle tohum yatağı hazırlanır. Hafif topraklarda merdane çekilir. Bu işler yapılırken toprağın tavlı olması gerekir. Tarlaların uzun süre aynı derinlikte sürülmesine bağlı olarak altta sert bir pulluk tabanı oluşur. Bu pancarın derinlere inmesine mani olur ve çatallanma meydana getirir. Bu sebeple pancar ekilecek tarlanın 3–4 yılda bir derince patlatıcı çizelle veya dip kazan ile derinden sürülmesini gerektirir.
e. Ekim:
Ekim mümkün olduğunca erken (Konya için 15 Marttan itibaren), toprak tavında iken, yapılmalıdır. Ekim zamanında toprakta tav yoksa ekimden hemen sonra yağmurlama sulama ile intaş sulaması yapılmalıdır. Tarladan yabacı ot çıkıyor ise, mutlaka ekim öncesi veya sonrası herbisit kullanılmalıdır. Yabancı otlarla mücadele edilmezse, intaştan sonra genç pancar fidesini boğarak gelişmesini engeller ve verimi düşürür. Ekim derinliği 3–4 cm kadar olmalı ve hafif kumsal ve erozyona açık topraklar merdane ile ekim sonrasında bastırılmalıdır. Tohum israfını ve tekleme işçiliğini azaltmak için, sıra üzeri ekim mesafesi toprak verimliliği ve tavına göre ayarlanmalıdır. Bunun için ekimin tavında yapılması, ideal bitki sıklığına ulaşmada en iyi neticeyi verecektir. İyi bir ekimin yapılması için, havalı (pnömatik) mibzerler tercih edilmelidir.
f. Bakım ve Mücadele:
Mücadele; pancarın yabancı ot, hastalık ve zararlılara karşı ekimden hasada dönünceye kadar geçen süre içinde korunmasıdır. Mücadele tohumun ilaçlanmasıyla başlar, hastalık ve zararlı böcek etmenlerinin yok edilmesiyle devam eder. Özellikle pancar çıkış dönemlerinde pire ve toprak altı Zaralılarına kaşı iyi mücadele edilmelidir. Çapalama ile hem yabancı otlara karşı mücadele yapılır, hem de toprağın kaymak tabakasının kırılması ve havalanması temin edilir.
g. Seyreltme ve Tekleme: Verim ve kaliteyi artıran önemli konulardan biri de tarlada bitki sıklığının iyi ayarlanmasıdır. Bütün üretim faktörlerinin iyi hazırlanmasına rağmen, istenen sayıda bitki elde edilememesi verim ve kalitede önemli derecede düşüşe sebep olur. Kısacası pancar üreticisini neticeye götüren konu bitki sıklığıdır. Boş veya çok az pancar bulunan tarlada yapılan her türlü masraf boşuna demektir. Bitki sıklığının istenen seviyede ayarlanması, çeşitle, tohum yatağının iyi veya kötü seviyede ayarlanması, tavda ekime ve ekim tekniğe bağlıdır. İntaştan sonra seyreltme ve teklemenin yapılmasıyla nihai bitki sayısına ulaşılır. Seyreltme birinci çapada, tekleme ikinci çapada yapılmalıdır. Seyreltme ve teklemenin bir defada yapılması mahsurludur. Çünkü ileriki dönemlerde bazı bitkilerin hastalık ve haşarat zararına bağlı olarak ölme riski dolayısıyla bitki sayısında azalma olabilir. Teklemeye 4 yapraklı dönemde başlanmalı, iki bitki aralığı 20–25 cm olmalıdır. Bu durum dekara ortalama 10.000 bitki demektir. Ancak, kuvvetli ve ağır topraklarda dekara 8.000 kadar bitki sayısında verim ve kalitede önemli bir düşme olmamaktadır. Daha hafif ve az verimli topraklarda bitki sayısı on bin civarında olmalıdır. Onbinden daha yüksek bitki sayısı verim ve kalitede düşme yaptığı gibi işçilik masraflarını da artırır.
h. Gübreleme
Gübreleme ve sulama konuları şeker pancarı üretiminde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli konuların başında gelir. Gübrelemede azotlu, fosforlu ve potaslı gübreler esas alınmaktadır. Gübrelemede esas, toprakta eksik olan bitki besin maddelerinin, bitkinin ihtiyacına göre zamanında ve belli miktarda verilmesi olmalıdır. İhtiyaçtan fazla veya az verilen gübreler ve yanlış gübreleme masrafları artırdığı gibi, toprağın yapısını da bozmakta, tarla sertleşmekte ve çoraklaşmaktadır. Özellikle ihtiyaçtan fazla verilen azotlu gübreler yaprak/kök dengesini bozduğu gibi, kaliteyi ve poları da düşürmektedir. Şeker pancarında maksimum verim için gübreleme zamanı, miktarı ve verilme şekli çok önemlidir. Fosforlu ve potaslı gübrelerin ekimden çok önce kullanılması pancarda verim, kalite ve dayanıklılığın artırılmasında olumlu etkide bulunmaktadır. Azotlu gübreler ise bitkinin ihtiyacına göre verilmelidir. Dekara saf olarak sonbaharda toprak altına fosforlu gübreler 14–16 kg, potaslı gübreler ise 8–10 kg verilmelidir. Gübrelemede ve gübre miktarlarının kullanılmasında en iyi yol, tarla toprağının analiz edilerek, yetiştirilecek bitkiye ve toprağın ihtiyacına göre gübrelemenin yapılmasıdır. Pancarın gübrelenmesinde organik gübreler, toprağın fiziksel yapısının düzeltilmesi için kullanılmalıdır. Organik gübrelerden hayvan gübresi 2–3 yılda bir, dekara 2–4 ton verilmelidir. Yeşil gübreleme için, yeşil aksamı bol olan ve kolay çürüyen bitkiler (fiğ gibi) taze iken toprağa parçalanarak veya sürülerek karıştırılmalıdır.
I-SULAMA
Aşırı gübreleme gibi fazla sulama da toprakta çoraklaşmaya, besin maddelerinin yıkanması ve yapının bozulmasına sebep olmaktadır. Su, toprağın ve iklimin durumuna göre bitkinin isteği kadar verilmelidir. Pancarın su isteği, toplam 700 ile 800 mm dir. Her sulama ile yaklaşık 100–130 mm su verilmektedir. Pancara kesinlikle suya ihtiyacı olmadan su verilmemelidir. Sulama zamanını tansiyometre kullanılarak tespit edilebilir veya şeker pancarında gündüzleri tarlaya serilen (bayılan) yapraklar akşam ayağa kalkmıyor yani normal dikliğini almıyorsa, pratik olarak sulamanın geldiği anlaşılır. İlk suyun mümkün olduğunca geç verilmesi, pancar kökünün gelişmesine yardımcı olur. Dolayısıyla kök gelişmesi derinlerde teşekkül eder ve neticede iyi kök şekline sahip, yüksek verimli ve kaliteli pancar elde edilir. İntaş suyunun ve ilk suyun yağmurlama şeklinde verilmesi daha iyidir. Sulamanın sık ve suyun az verilmesi yerine, seyrek ve daha çok su verilmesi daha iyi sonuç verir. Sulama suyu aralığını mevsimin gidişi ve toprak yapısı belirler. Bu da genel olarak ihtiyaca göre 15–20 gün olmalı ve toplam sulama sayısı bölgelere göre değişmekle birlikte Orta Anadolu’da 6-7’yi geçmemelidir. Çok kurak geçen yıllarda ve kumsal arazilerde 1–2 sulama artırılabilir. Son sulama suyu yağış durumuna göre hasattan 10–15 gün önce verilmelidir. Sulamanın şekli de çok önemlidir. Salma sulama yerine yağmurlama, mümkünse damlama sulama sistemi tercih edilmelidir. Damlama sulamada su, enerji ve gübrelemede tasarruf edilir. Damlama sulamanın yağmurlama sulama sistemine göre su miktarı olarak % 50 avantaj sağladığı araştırmalarla belirlenmiştir.
İ.HASAD:
Orta Anadolu’da şeker pancarı ekimden 180–185 gün sonra hasat olgunluğuna gelmektedir. Bu genelde Eylül sonu veya Ekim ayı başıdır. Daha erken ve daha geç sökümler, verim ve kalitede kayba sebep olur. Hasat, makineyle ve elle yapılmaktadır. Ama hasat mutlaka toprak tavlı iken yapılmalıdır. Aksi durumda zayiat ve fireli pancar artacaktır. Hasat yaparken pancarın başı düzgün ve yerinden kesilmeli (kesim yeri ilk yaprağın çıktığı yerdir), toprak ve çamurdan iyi temizlenmeli, üzerinde yeşil yaprak bırakılmamalıdır. Hasatta pancar üzerinde bırakılan toprağın, pancardan daha kıymetli olduğu düşünülmelidir. 1 cm kalınlığındaki toprağın meydana gelebilmesi için 100 senenin geçmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hasat, yükleme ve boşaltma esnasında pancar yaralanmamalı ve kırılmamalıdır. Çamurlu, yaralı ve başı iyi kesilmemiş yapraklı pancarlar, silolama ömrünü kısaltır ve hızla bozulmaya, dolayısıyla şeker kaybına sebep olur. Sökülen pancarlar esasen taze olarak fabrikaya sevk edilmek durumundadır. Tarlada silolama yapılacaksa, silolama taşınması kolay ve sert yerde yapılmalı, üzeri pancar yaprağı ile kapatılmalıdır. Siloların üzerinin kapatılması kaybı azaltır. Ayrıca çürük pancarlar siloya alınmamalı ve tarladan da uzaklaştırılmalıdır.
J. Pancar tohumluğu ve çeşit seçimi:
Verimli ve kaliteli pancar üretimi için iyi bir çeşit ve tohumluluk seçimi yapılmalıdır. Tohumluk, çimlenme oranı yüksek, taze olmalı ve çeşidin bütün özelliklerini taşımalıdır. Atasözünde “EK TOHUMUN HASINI, ÇEKME KIŞIN YASINI” denmiştir. Şeker pancarı tohumu, ihtiva ettiği embriyo (rüşeym) sayısına göre monogerm ve poligerm olarak isimlendirilirler. Monogerm; ıslah yoluyla elde edilirse genetik mongerm, poligermin kırılmasıyla elde edilirse teknik monogerm olarak piyasaya sürülür. Monogerm çeşitler genellikle yüksek kalite ve verimde olduğu gibi, çimlendiği zaman tek bitki verirler. Monogerm çeşitlerin dekara maliyeti ve işçilik masrafları daha düşüktür. Çeşitler, ıslah edilme usulüne göre hibrit ve sentetik, yine taşıdığı kromozom sayısına göre de diploid veya poliploid olarak isim alırlar. Bugün piyasada kullanılan çeşitlerin çoğu, genetik monogerm-hibrit çeşitlerdir. Şu da unutulmamalıdır ki, çeşit ne kadar kaliteli olursa olsun, pancar için yetiştirme şartları, usulüne uygun ve zamanında yapılmaz ise, çeşidin iyi özelliklerinden azami derecede istifade edilemez. Bunun aksine teknik şartlar ne kadar iyi olursa olsun, çeşit kaliteli değilse istenen netice alınamaz.
k. Ot Pancar:
Şeker pancarı tarlalarında önemli problemlerden birisidir. Şeker pancarı tarlalarında istenmeyen her türlü pancara ot pancar denir. Ot pancar, erkek pancar, sapa kalkmış pancar olarak da isimlendirilir. Ot pancarın hiçbir tarımsal ve teknolojik değeri olmadığı gibi, ticari pancarın ışığını, suyunu ve besinini kullanarak, verimin düşmesine yol açarlar. Bu yüzden ot pancarları mutlaka sökülerek tarladan uzaklaştırılmalıdır. Hastalık ve zararlıları Türkiye’de şeker pancarı ekim alanlarında görülen ve ekonomik önem taşıyan hastalıklar *Cercospora Yaprak Lekesi *Rhizomania Kök Sakallanması *Kök Yanıklığı ve *Külleme olarak belirlenmiştir. Şeker pancarı ekim alanlarında görülen ve ekonomik önem taşıyan zararlılar ise; *Pancar kist nemetodu *Yaprak kurtları *Toprak altı zararlıları(Toprak kurtları, tel kurtları vs.) *Pancar pireleri *Hortumlu böcekler *Kalkan böcekleri. Şeker pancarı hastalık ve zararlılarıyla yapılan mücadele, ekim öncesi ve ekim sonrası olmak üzere iki dönemi kapsar. Pancarın çıkışından 2–4 yaprak olduğu dönemlere kadar bazı toprak altı kurtları büyük zarar ve verim kaybına neden olurlar. Zararlıları önlemek için toprak altı ilaçlaması yapılmalıdır. Bu mücadelede en etkili yöntem tarlanın sonbaharda sürüm öncesi ilaçlanmasıdır. Ayrıca pancar tohumlarının da etkili tohum ilaçlarıyla ilaçlanması gerekir. Şeker pancarının topraktan kullandığı besin maddelerinin en büyük rakibi yabancı otlardır. Çiftçimizin ağır maliyetlerden korunması için ekim sonrasından daha etkili olan ekim öncesi ot mücadelesi tercih edilmeli ve yapılmalıdır. Ekim sonrası görülen yaprak pireleri, kalkan böcekleri, hortumlu böcekler, yaprak bitleri ve yaprak kurtlarına karşı, ilgili kuruluş ve kişilerin tavsiyesine göre mutlaka mücadele yapılmalıdır. Toplu mücadeleyi gerektiren yaprak leke hastalığına karşı hastalık belirtileri görüldüğünde, 3–4 defa ilaçlı mücadele yapılarak hastalık önlenmelidir.