Probiyotikler

PROBİYOTİK NEDİR?

Probiyotikler, sindirim sisteminde belli sayılarda bulunan ve temel beslenmenin yanında sağlık açısından yararlı olan canlı organizmalardır. Birleşik FAO/WHO Sağlık ve Beslenme Uzman Danışma Kurulu’nun yapmış olduğu tanıma göre probiyotikler; “Uygun miktarlarda alındıklarında konak canlının sağlığı üzerinde olumlu etkiler sağlayan canlı mikroorganizmalardır.” (2)

Probiyotik Mikroorganizmalar Nelerdir?

Canlı mikrobiyal gıda katkıları olarak probiyotiklerin en bilinenleri laktik asit bakterileri ve bifidobakterlerdir. Patojen ve toksik olmayan bu mikroorganizmalar depolama sırasında üründe canlılığını koruduğu ve tüketim sonrası insanların metabolizmasında yer aldığı ölçüde yararı artmaktadır.(3)

Probiyotik Olarak Kullanılan Mikroorganizmalar (4)

Değişik sebeplerden ileri gelen ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan farklı oluşumlara karşı uzun yıllardan beri değişik antibiyotikler kullanılmıştır.
Antibiyotiklerin belli periyotlarda ve belli dozlardaki kullanımı neticesinde, metabolizmada gözlenen rahatsızlıklar tedavi edilebilmiştir.
Ancak zaman içerisinde kullanılan antibiyotik türleri ve bunların tedavideki dozlarının insan metabolizmasında yararlı faaliyetleri olan (özellikle de intestinal florada) mikroorganizmaları inaktive ettiği ya da populasyonunu azalttığı ve bunun neticesinde de normal floranın bozularak, vücutta antibiyotiklerden kaynaklanan bazı rahatsızlıkların (alerji, diyare, gaz vb. gibi) ortaya çıktığı belirlenmiştir.

Vücudun doğal intestinal florasında bulunan ve organizma için yararlı olan bakterilerin gitgide sayılarının azalması, tamamen yok olması karşısında bilim dünyası bu yararlı florayı korumak ya da tekrar geri kazanmak için arayışa girmiş ve “Probiyotik mikroorganizmalar” değişik ürünler (mandıra ürünleri, meyve suları, çikolata ve et ürünleri) ile tüketime sunulmuşlardır.(1)

●Vitaminler: K vitamini, folik asit, biotin, B1, B2, B12, Niasin ve priydoksin.

●Enzimler: Laktaz gibi sindirim enzimleri (esas olarak süt ürünlerin sindiriminde), serbest bölgelerin düzenlenmesine yardımcı olan karbonhidrat enzimleri, sindirim ve protein enzimleri, yağ enzimleri.

●Uçucu Yağ Asitleri: Besinlere ait yağ asitlerinin kısa zincirleri yardımıyla üretilen bu yağ asitleri sayesinde, optimum düzeyde sindirim için gerekli olan pH dengesinin sağlanması. (3)

Probiyotikler, doğal olarak kendiliğinden probiyotik olanlar ve daha sonradan probiyotik ürün haline getirilmiş olanlar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Doğal olanlar; kefir, kımız, tempeh gibi fermente süt ürünleri ve turşu, salamura gibi bazı yiyecekler. Dışarıdan probiyotik mayaların eklenmesiyle oluşturulan gıdaların arasındaysa; bebek mamaları, bazı meyve suları, süt ürünleri, yoğurt ürünleri, bazı katkılı yağlar ve dondurmaları sayabiliriz.

Probiyotik bakterilerin canlı kalabileceği en uygun gıda ürünleri, yoğurt gibi taze tüketilen fermente süt ürünleri. Tabii artık, gelişen gıda teknolojileriyle birçok gıda ürünlerine de ilave edilebiliyor. Meyve suları, içilebilir süt, bazı peynir çeşitleri, dondurma, sakız, fermente et ürünleri, kahvaltılık tahıllar, soya sütü ürünleri bunlardan bazıları. Probiyotikler, aldığımız bazı besinlerin içerisinde bulunduğu gibi, eczanelerde yoğunlaştırılmış olarak ilaç formunda, toz ya da kapsül şeklinde de satılıyor. (19)

En önemli probiyotik süt ürünü yoğurttur.
Bununla birlikte Lactobacillus acidophilus içeren diğer süt ürünleri olan;

●Acidophilus quarkı

●Acidophilus’lu süt

●Acidophilus’lu tereyağı

●Acidophilus’lu süt tozu da bu grupta yer alan diğer ürünlerdir. (1)

Probiyotik süt ürünleri ülkemizde yeni üretilmekle birlikte, birçok ülkede bu ürünlerin tüketimi gün geçtikçe artmaktadır.

Yoğurt etkisi altında ağız yolu ile yapılan beslenmenin düzenli olarak uygulanması ile organizmaya patojen bakteri bulaşımının azaldığı kesin olarak ispatlanmıştır.
Konu ile ilgili olarak çalışan diğer araştırmacılar da ağız yolu ile yapılan bu beslenme sonucunda, vücudun virüslere karşı bir etki oluşturduğunu bildirmektedirler. (1)

Kefir; laktik asit bakterileri,asetik asit bakteri ve torula mayalarını içeren kefir danelerinin sütü fermanstasyonu ile elde edilen içilebilir kıvamındaki ürünüdür. (18)
Kefir yoğurda ya da ayrana benzer. Zaten benzer şekilde mayalanır. Bekletildikçe tadı ekşir.

Sütteki tüm besin maddelerini içerdiğinden kefir; beslenme değeri yüksek, sindirimi kolay bir içeçektir. Mikroorganizmaların faaliyeti sonucu laktoz ve proteinlerdeki değişmelerle oluşan karbondioksit, kefirin hazmını kolaylaştırmaktadır.

İçeriğinde bulunan B vitaminleri, böbrek-karaciğer ve sinir sisteminin işleyişinde; kalsiyum ve magnezyum, sağlıklı kemik gelişiminde; fosfor, vücudun karbonhidrat, yağ, protein ve enerji metabolizmalarında; esansiyel bir amino asit olan triptopan da sinir sistemini rahatlatmada önemli rol oynamaktadır.(18)

Kımız; kısrak sütünden üretilen ve yıllardan beri Orta Asya’da Türkler tarafından sevilerek tüketilen fermente, alkollü bir süt içkisi olarak tanımlanmaktadır.
Kımız şuan da Türkiye’de bir tek İzmir’de üretildiği bilinmektedir.

Kımız beyaz renkte,süte göre daha akışkan olup, pıhtı parçacıkları gözlenmeyen, kendine özgü tat, koku ve aromaya sahip alkollü bir süt içeceğidir.
Kımız üretiminde kullanılan kısrak sütünün inek sütüne benzetilerek kullanıldığı görülmekte ve kısrak sütünün birçok özelliği ile de anne sütüne benzerlik gösterdiği bilinmektedir.

Kısrak sütü şeker değeri bakımından yüksek bir orana sahip olmakla birlikte toplam protein değerinin % 50’sini laktalbumin ve laktoglobulin içermektedir.(15)
Yakult; mide ve oniki parmak bağırsağındaki asitlerden etkilenmeden ince bağırsağa gelen ve oraya yerleşerek antibakteriyel maddeler meydana getiren,vücudun savunma hücrelerinden makrofajların sayı ve etkinliğini arttıran Lb.casei Shirota suşu ile üretilen probiyotik fermente bir süt ürünüdür.

Şu an 15 ülkede satışı yapılmaktadır. Ülkemizde henüz pazara girmemiştir. Yakut yaklaşık olarak % 82-83 su,% 20 protein, %0.1 yağ, % 0.24-0.30 mineral madde ve % 13.6-16.5 karbonhidrattan oluşmaktadır.

Yapısında 17 serbest aminoasit vardır. Bunlardan en önemlileri glutamik asit, prolin, valin ve aspartik asittir.
Yapılan çalışmalarda L(+) süt asidinin kalp kasları ile karaciğer, böbrek ve beynin enerji kaynağı olduğu, hayvansal nişasta olan glikojenin parçalanmasında rol oynadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca antikanserojenik etkisi de görülmektedir.(16)

Erişkin bir insan bağırsağında 100 trilyon (1,5 kg) faydalı bakteri ve mantar bulunur. Bu rakam insan hücre sayısının 10 katı kadardır.
Sayıları 500’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar normal bağırsak florasını oluştururlar.

Bu bakteriler ve mantarlar 300 m2 büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsak sümüksü zarını koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. (7)

1.Kanseri önlemek

2.Besin alerjilerini ve egzamayı önlemek

3.Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu engellemek

4.Yaşlanmayı yavaşlatmak

5.Depresyonu hafifletmek

1.Otizm bulgularını hafifletmek

2.İshali önlemek ve tedavi etmek

3.İdrar yolu iltihaplarını önlemek

4.Kabızlığı tedavi etmek

5.Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak (6)

●Lactobacillus acidopholuslar ince bağırsağın üst bölümünde, lactobacillus bifiduslar ise ince bağırsağın alt bölümünde ve kalın bağırsakta mekan tutarlar.

●Bağırsakta bulunan oksijen miktarı düşük olduğundan anaerob bakterilerin sayısı daha fazladır.
●İrritabl bağırsak sendromu 6 ay-4 yaş arasındaki çocuklarda görülen günde 4-10 kez müküslü ve sulu ishal ile özellenen bir bağırsak hareket bozukluğudur.

●Probiyotikler irritabl bağırsak sendromunda ishali azaltmaktadır. (12)

Crohn hastalığı ve ülseratif kolitin temel nedeninin bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesinin hastalık yapan mikroorganizma lehine bozulması sonucu gelişen bir reaksiyon olduğu düşünülmektedir.

Probiyotikler bağırsakta sağlıklı mikroorganizma dengesini kurarak Crohn hastalığı ve ülseröz kolit bulgularını hafifletebilirler. (12)

●Mütasyon ve DNA hasarının azalması.

●Kanser oluşumuna yataklık eden enzimlerin (ß-glukuronidaz, nitroredüktaz, azoredüktaz) aktivitelerinin azalması.

●Kanser yapan maddelerin (mutajen) etkisizleştirilmesi.

●Kısa zincirli yağ asitlerinin üretiminin artması ve asiditenin artması. Kanserli hücre intiharının (apopitoz) hızlanması.(8)

Kişiler, laktozu hidrolize edecek beta galaktosidaz enzimini genetik rahatsızlık nedeniyle üretemezler. (5)
İnce bağırsakta yeterli miktarda laktoz sentezlemeyen kişiler süt içtikleri veya laktoz aldıklarında laktoz ince bağırsakta parçalanmadan kalın bağırsağa(kolon) geçer(9)

Kalın bağırsakta laktoz değişik bakteriler tarafından glikoz ve galaktoza hidrolize edildikten sonra asit ve gaza dönüştürülür.

Asit ve gaz oluşumu bağırsaklardan sıvı emilmesini engeller ve bunun sonucunda bağırsak şişliği şeklinde rahatsızlıklar ortaya çıkar. (5)

Probiyotik bakteriler gıda kaynaklı sindirilemeyen karbonhidratları kolonda fermente ederek kısa zincirli yağ asitleri (başlıca asetat, propiyonat ve bütirat) ile hidrojen, karbondioksit ve metan gazları oluşturmaktadır.

Kısa zincirli yağ asitleri karaciğerde kolesterol sentezini inhibe ederek veya plazmadan karaciğere tekrar kolesterol gidişini sağlayarak kan lipitlerinin sistemik seviyelerinde azalmalara neden olabilirler.

●Bazı bağırsak bakterilerinin yiyeceklerle alınan kolesterolü metabolize etme yeteneğinde olması, kana geçen kolesterolün azalmasına neden olur.

●Bazı Laktobasil lerin safra tuzlarını parçalamasıyla safra tuzlarının karaciğer tarafından emilmesi engellenir.

Böylece safra tuzu absorbe edemeyen karaciğerin, safra tuzu sentezlemek için fazla miktarda serum kolesterolünü kullanması sonucunda serumda kolesterol miktarını azaltır. Ancak kesin bir sonuca varılamamış ve çalışmalar halen devam etmektedir. Bu yüzden probiyotiklerin serum kolesterol seviyesini düşürme mekanizması tam olarak bilinmemektedir.(5)

●Sağlıklı bir bireyin bağırsak florasındaki tüm mikroorganizmalar bir denge halindedir.

●Bunlardan yararlı olanlar insanın savunma sistemine katkıda bulunur. Normal şartlar altında bağırsak mukozasına ve hücre reseptörüne bulaşan hastalık etkenlerine karşı engel oluşturur.

Probiyotik bakteriler hastalık etkenleriyle rekabet ederler, bağışıklılığı uyararak hastalık etkeni bakterilerin yerleşmelerini engellerler.(9) Probiyotik bakterilerden bifidobakterium türlerinin karaciğer hastalıklarına karşı olumlu etkide bulunduğu belirtiliyor. Karaciğer görevini yapmadığı takdirde, bu maddelerin vücuda alımını önlemek gerekiyor.Bağırsaklarda zararlı bakteri sayısı arttıkça, zehirli madde miktarı da artar. Bifidobakteriler, bu bakteriler üzerinde antagonistik etkiye sahip olduğundan karaciğerin yükünü hafifletiyor.(9)

Probiyotikler genital ve üriner sistem enfeksiyonlarını azaltırlar. Probiyotikler bu özelliklerini aşağıdaki mekanizmalar ile sağlarlar;

●Vajina pH’sının düşürülmesi.

●Salgıladıklar H2O2 ve bakteriyosinlerin bakterileri etkisizleştirmesi.

●Hastalık yapan bakterilerin mukozaya yapışmasının engellenmesi (yarışmalı inhibisyon).(5)

Floranın bozularak bağırsak geçirgenliğinde meydana gelen artışın sadece bağırsakta değil bağırsak dışı birçok organda da iltihabi hastalıklara yol açtığı düşünülmektedir.

Yeni tanı almış romatoid artritli hastaların bağırsak florasının normal olmadığı saptanmıştır. Probiyotiklerden zengin bir diyetin antiromatizmal ilaç ihtiyacını azalttığı, klinik bulguları hafiflettiği gözlenmiştir.(8) Probiyotikler bağırsaklardaki koruyucu mukoza bariyerini güçlendirirler. Böylece ; Bağırsak geçirgenliğini azaltarak allerjik maddelerin kana geçmesini engellerler. Süt proteinleri tripsin ve pepsin enzimleri yerine probiyotik enzimleri ile parçalanır. Bu nedenle mononükleer hücrelerden sitokin sentezini uyarmazlar.

Probiyotikler alfa 1-antitripsin ve tümör nekroze edici faktör düzeylerini düşürerek bağırsaktaki iltihabı baskılarlar. Probiyotikler sekretuvar IgA antikor yapımını artırarak mukoza bağışıklığını artırırlar.(8)

●Çok sayıda çalışma probiyotik kullanımının atopik hastalıkları riskini önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. (11)

●Probiyotiklerin atopik hastalıklara neden olan potansiyel antijenlerin yapılarını modifiye ettikleri ve immünojenitelerini düşürdükleri belirtilmiştir.(10)

●Hamileliklerinde probiyotik verilen ve atopik hastalığı olan annelerin bebeklerinde atopi oranının belirgin azaldığı görülmüştür.

Bireyler arasında farklılık göstermekle birlikte, kabızlığın tam olarak bir tanımını yapmak mümkün değildir. Bununla beraber, 3-4 gün bireyin dışarı çıkmaması olarak tanımlanır.

Kabızlığı, sindirim sisteminin peristaltik hareketliliği ve düzenli beslenme etkilemektedir. Bifidobakteri içeren gıdaları tüketen ve kabızlık çeken hastaların dışkılarında bifidobakteri sayısının arttığı, bağırsak hareketlerinin iyileştiği ve dışkının nem içeriğinin yükseldiği belirtilmiştir. (12)

Şişmanlıkla birlikte seyreden ve gelişmiş toplumlarda stresli yaşam koşularının oluşmasıyla birlikte kendini öne çıkaran bir başka sorun da hipertansiyondur. Hipertansiyonlu fareler ve insanlarda yapılan çalışmalar sonucunda probiyotik mikroorganizmalardan Saccharomyces cerevisiae ve Lactobasillus helveticus’un süt orijinli besi yerlerinde ürediğinde iki tane özel tripeptit sentezledikleri bulunmuştur.
Tripeptitlerin bir anjiotensin-I-dönüştürücü enzim inhibitörü gibi görev yaparak kan basıncını düşürdükleri ortaya konmuştur . (12) Bir başka çalışmada ise L. casei’nin YIT9018 suşunun toz formundaki extratı 28 hipertansiyonlu insandan oluşan bir gruba, kontrol grubu oluşturularak verilmiş ve sonuç olarak sistolik ve diastolik basınç ile nabız değerlerinde bilimsel olarak tutarlı düşüşler saptanmıştır .

●Bebek doğum sırasında vajenden gelen probiyotikler (laktobasiller ve bifidobakterler) ile karşılaşır.

●Bebek anne sütü ile beslendikçe normal flora gelişir.

●Sezaryen ile doğan bebekler dış ortamda bulunan mikroplar ile karşılaşır ve normal flora oluşamaz.

●Doğum sonrası ilk kolonize olan floradan sağlıklı floraya geçiş uygun beslenme ortamı yaratılsa bile oldukça zordur.(13)

●Sağlık üzerine olan bütün bu olumlu etkilerine karsın probiyotikler sağlıgın iyileştirilmesi için alınan ilaçlar değillerdir.

●Probiyotik gıdaların tüketiminin kesilmesiyle bağırsak florası eski halini alır ve olumlu etki ortadan kalkar.

●Bu nedenle probiyotikler ancak probiyotik gıdalarla düzenli olarak vücuda alındıklarında olumlu etki gösterirler.

●Tüketicinin probiyotik gıdaları tercih etmesi ve diyetine eklemesi ancak bu gıdaların sağlık üzerine olumlu etkilerinin tam olarak öğrenilmesi ile olacaktır.

1.Deniz Doğan (Gazi Üni. Öğrt. Üyesi) makalesi
2.Holzafel,W.,H. & Schillinger U.,2001 (Derleme)
3.Pınar Uyanık [Tez] 4.www.forumfood.net (Foksiyonel gıdalar)
5.Probiyotikler ve insan sağlığı üzerindeki yararlı etkileri (Dünya Gıda,2000)
6.Celal Bayar Üni. Bitirme Tezi Nurullah ZATEROĞLU, İsa ÇELİK 2009
1.www.bugday.org.tr
2.Probiyotik ve Hastalıklar [www.forumfood.com.tr] 3.Probitetiklerin sağlıklı yaşam ve beslenme üzerine etkisi ( Diyabet ve Yaşam Dergisi,2009)
4.Probiyotik ve Prebiyotiklerin sağlık üzerine etkileri (Neriman İnanç,Habibe Şahin,Betül çiçek 2007)
11. Prof. Dr. Ahmet Aydın
(www.beslenme.bulteni.com )
12. Probiyotiklerin sağlıklı beslenmedeki yeri (Makale Gıda teknelojisi 2ooo)
1.Probiyotikler (Derleme,Mustafa Ünal)
2.Fermente Et Ürünleri fonksiyonel starter kültürler ve probiyotikler (Süleyman Demirel Üni. Gülden Başyiğit, Aynur Gül Karahan, Birol Kılıç)
15. Derleme,Dr. Cem Karagözlü,Dr. Gökhan Kavas
16. Ege Üniversitesi/Ziraat Fakültesi [Dünya Gıda Dergisi] 17. Derleme,Arş. Gör. Ahmet Küçükçetin,Prof. Dr. Hasan Yaygın Akdeniz Üniversitesi/Gıda Mühendisliği [Dünya Gıda Dergisi] 18. MEGEP/ Gıda Teknolojisi,2007 MEB
19. http://www.main-board.eu/saglik-genel/433964-probiyotik-nedir-hangi-besinlerde-probiyotik-vardir.html
20. Makale,Probiyotikler,Hakan Işıdan
21. http://www.textara.com/probiyotik-probiotik-prebiyotik-prebiotik-nedir?page=0,4
22. http://www.saglikbilgisi.gen.tr/bebeklerde-beslenme.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu