Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, her biri farklı biçim, renk ve markalarla süpermarket raflarında yer alan ve içme suyu, kaynak suyu, maden suyu ve maden suyu sodası adı altında üretilen mineralli sular büyük bir sektör oluşturmuş ve günümüzde en çok rağbet edilen ürünler arasına girmiştir.
Maden suları da dahil olmak üzere, sofralarda kullanılan ambalajlı mineralli sulara yönelik tüketimin artış nedeni; bu suların daha iyi tat vermeleri, şifalı olmaları ve musluk suyuna nazaran daha temiz olmalarıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1991 yılında yapılan bir ankette, California’lıların yarısı musluk suyundan daha iyi tat verdiği için ambalajlı suyu tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Ankete katılanların dörtte biri de, sağlık nedenlerini ön plana çıkarırken, geriye kalanlar ise ambalajlı suyun hijyen bakımından güvenilir olduğunu vurgulamışlardır. Ambalajlı suların her birinin kendine has karakterinin olması, sağlık nedenleri ayrıca fenni muayene, etiketleme, kimyasal kalite gibi şişeleme için geliştirilen standartlar bu sulara olan talebin gittikçe artmasını sağlamıştır.
Bu çalışmamızda maden sularının tarihçesi, oluşum süreci, türleri, bileşimleri, şişeleme, depolama, ambalajlanma ve pazarlanmasına ait sorunlar ve çözüm yollarına ilişkin genel değerlendirme ve incelemeler üzerinde durulmuştur. Avrupa Birliği’ne giriş sürecindeki ülkemizde bu tarz çalışmaların ve standartların bilinmesi son derece önem taşımaktadır.
2. MADEN SULARININ OLUŞUMU VE TARİHÇESİ
2.1. Maden Sularının Oluşumu
Maden sularının, yeraltında bir oluşum halini alması uzun yıllar almıştır. Onlarca yıl yağmur yeryüzüne yağmış, toprak, kum ve çamur tabakalarını geçmiştir. Başarılı filtre görevini gören bu tabakalar, sudaki yabancı maddeleri temizlemiş, ona çözünmüş mineral ve eser elementler eklemiştir. Sonuçta yağmurun yeryüzüne değmesinden yüz belki de daha uzun yıllar sonra maden suları yeraltında teşekkül etmişlerdir.
Maden suyu belirli bir tat verecek kadar çözünmüş ve gaz içeren madde olarak tanımlanabilir. Bu tanıma göre sıcak ve soğuk belli oranda mineral içeren sular maden suyu olarak tanınmakta ve şişelenmektedir.
Sıcak ve soğuk mineralli suların genellikle aynı kökenli oldukları veya soğuk mineralli suların kondüktif (ısı kaybıyla) soğuma ile sıcaklıklarının düştüğü ve/veya çeşitli oranlarda soğuk yeraltı suları ile karışımlarından kaynaklandığı bilinmektedir.
Maden suları genellikle sıcak su kaynağı ile aynı fay grubu üzerinde veya jeotermal alanın çevresinde aynı kırık sistemi içinde yer almaktadır. Sıcak suların hemen yakınında oluşan maden suları daha fazla karbondioksit içermekle beraber, sıcak sularla benzer bir kimyasal bileşim göstermektedir. Ancak aralarındaki uzaklık artıkça, karışım olayından önemli derecede etkilenmekte ve sıcak sulara göre seyrelmiş bir bileşim göstermektedir.
Maden sularının oluşumu sıcak sulara göre daha dar kırık ve çatlaklar boyunca ve daha fazla mesafe kat ederek yüzeye ulaşmaktadır. Genellikle hidrotermal oluk şeklinde yükselim düşük akış hızlarında gerçekleşmekte ve soğumaya neden olmaktadır.
Maden sularının yüzeye ulaşmasını sağlayan en önemli etkenler; ezometre basıncı, buhar ve erimiş gazların etkisiyle ısı etkisidir.
Maden suları kökenlerine göre başlıca dört gruba ayrılmaktadır:
1- Meteorik (Vadoz) kökenli sular,
2- Juvenil kökenli sular;
a- Magmatik kökenli sular,
b- Volkanik kökenli sular,
c- Kimyasal reaksiyon suyu,
3- Fosil sular,
4- Karışık kökenli sular.
Maden sularının kökenin belirlenmesi kimyasal analiz ve izotop analiziyle yapılır.
2.2. Maden Sularının Tarihçesi
Arkeolojik bulgular, Türkiye’de mineralli suların (sıcak veya soğuk) terapi amaçlı kullanımının M.Ö.1200-700 yılları arasında bugünkü Kütahya ve Eskişehir’i kapsayan bir bölgede yaşamış olan Frikyalılar ve daha sonra ise tüm Anadolu’da hüküm süren Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerini de kapsayarak günümüze kadar uzandığını göstermektedir.
M.Ö. 210’da, Alpleri kat eden seferlerinden birinde, Hanibal ünlü Perier suyunun kaynağı olan ve günümüzde Les Bouillens olarak bilinen Fransa’daki Nimes yakınlarında ordusu ve filleriyle birlikte konaklamıştı. Yine M.Ö. 200’lerde, Roma İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde, termal sağlık merkezleri ve hamamlara su sağlamak amacıyla büyük ölçekli su dağıtım şebekeleri kullanılmıştır. Dünyadaki en büyük üçüncü su kaynağı olan Suriye’deki Figeh, İngiltere’deki “Hamam” yöresinde Romalılar tarafından geliştirilen “Ilık su kaynakları” ve Almanya’daki Baden Suları bunlara örnek olarak verilebilir. Frikya Kralı Midas, kızının mineralli su ile iyileşmesi üzerine Afyon’daki bugünkü Gazlıgöl kasabasına şifa tesisleri inşa ettirmiştir. Fatih Sulan Mehmet Karamanoğulları seferine çıkarken Gazlıgöl’e uğramış ve kaplıca gelirini İstanbul Okçular tekkesine devretmiştir. Türkiye’deki en eski ve halen faaileyette olan Kızılay Maden Suyu Fabrikası’da Gazlıgöl’dedir.
Suriye’deki Palmira suyunun esas kaynağı Efka isimli bir kaynaktır. Bu kaynak Gebel Muntar tepesinin doğu yakasında, bugünkü Şam kapısının güneyinde, yer almaktadır. Kaynağın debisi 5000 m3/gün civarında olup sıcaklığı ise 33° C ‘dir. Su aynı zamanda kükürtlü ve radyoaktif olduğundan yüksek şifa gücüne sahiptir. Palmira suyu, uzunluğu en az 600 m. olan bir yer altı kanalı ile sona eren bir mağaradan kaynamaktadır. Yeraltı nehirleri ile ilişkili benzer tüneller Şobek, Kudüs, Gezer ve Hazor’da mevcuttur. Bunlardan Gezer ve Hazor içmeceleri Hz.Süleyman devrinin yapılaşma stilini yansıtır.
Romanya’daki Karpat dağlarının eteklerinde ve Karadeniz kıyısında 1500’den fazla maden suyu ve termal su kaynağı mevcuttur. Bunların terapi amaçlı kullanımı 16. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Turizme yönelik çalışmalar ise 19.Yüzyılın başlarına rastlamaktadır. Belgrad’ın 70 km. Güneyindeki Knjaz Milos kaynağından bugüne kadar yaklaşık 3 milyar şişe maden suyu üretilmiştir. Çekoslavakya’daki Bohemya termal ve maden suları çok eski tarihlerden beri şifa amaçlı kullanılmaktadır. Macaristan turizmde elde ettiği gelirin büyük bir çoğunluğunu kaplıcalardan karşılamaktadır.
3. MADEN SULARININ TANIMI ve SINIFLANDIRILMASI
3.1 Maden Sularının Tanımı
“Maden suyu” terimi, bugün tüketim için ambalajlanan ve pazarlanan, yeraltı kaynaklarından elde edilen değişik türlerdeki sular için kullanılmaktadır. Maden suyu, doğal olarak veya sonradan eklenen çeşitli mineral ve gazları içeren içme suyu olarak tanımlanabilir. Doğal maden suları mikrobiyolojik açıdan sıhhi sulardır ve yeraltından kaynaklanıp doğal olarak veya sondaj sonucu membaından ortaya çıkar. Doğal maden suları normal içme suyundan yapı ve kaynağı bakımından ayrılabilir.
3.2. Maden Sularının Sınıflandırılması:
Ambalajlanmış (şişelenmiş/kutulanmış) su pazarı iki ana bölüm içerir; köpüren ve köpürmeyen sular. Bu iki kategori arasındaki ana fark karbondioksit içeriğinin olup olmamasıdır. Köpürmeyenlerde karbondioksit yoktur; musluk suyuna alternatif olarak satılır, yemek yapımında, çay ve kahve yapımında vb. işlerde kullanılır. Köpüren sular, karbondioksit içerir ve alkollü ve alkolsüz içeçeklere alternatiftir. Suyun kaynağına bağlı olarak çeşitli pazarlama türleri mevcuttur. Bugün ticari olarak değişik türlerdeki sular şöyledir:
3.2.1. Doğal Maden Suyu
Bu su, jeolojik ve fiziksel olarak korunmuştur. Yüksek kalitede ve değişmez içeriğe sahip olarak yeraltından elde edilir. Doğal olarak bazı çözünmüş mineral tuzları içerir ve ancak tedavi edici özelliğe sahip değildir. Birçok ülkede, çözünmüş mineral tuz miktarının litrede en az 500mg olması gerekli kılınmıştır. Karbondioksit dışında hiçbir madde eklenemez ya da çıkarılamaz. Direkt olarak kaynağından çıkarılmalı, paslanmaz çelik borularla, şişelere veya teneke veya kutulara doldurulmak üzere yeryüzüne pompalanmalıdır.
3.2.2. Kaynak Suyu
Yeryüzüne, bir yeraltı kaynağından doğal olarak ulaşan sudur. Doğal maden suyunda olduğu gibi yüksek kalitede ve sabit içeriğe sahip olmalıdır.
3.2.3. Kuyu(Artezyen) Suyu
Sondajla veya diğer yöntemlerle yeraltındaki su kaynağının yeryüzüne çıkartılmasıyla oluşur.
3.2.4. Maden Suyu
Bu terim yeraltında oluşmuş, kaliteli ve sabit içeriğe sahip sulardan orjin alan sular için kullanılır. Mineral tuzlar, aroma artırıcı maddeler ve karbondioksit ekleme dışında hiçbir düzenleme yapılamaz.
3.2.5. Diğer Ambalajlı Sular
Bu sular, şişe suyu, karbondioksitlenmiş şişe suyu, soda veya diğer isimlerle bilinir. Bu sular bölgesel sağlık kurallarına göre düzeltilip, ticari içme suyu olarak hazırlanabilir. Mineral tuzlar, karbondioksit, aroma artırıcı maddeler eklenebilir. Şişe suları, distilazyon, deiyonizasyon, tersozmoz ve diğer uygun yöntemler ile hazırlanır.
4. MADEN SULARININ ÖZELLİKLERİ
4.1. Maden Sularının Genel Özellikleri
Maden suyu, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde uygun jeolojik şartlarda doğal olarak oluşan, en az 1000 mg/L, çözüşmüş mineraller ve/veya eser elementler bulunduran doğal yapısında karbondioksit ve radyoaktif elemente sahip olan, yeryüzüne kendiliğinden çıkan veya teknik usuller ile çıkarılan, klinik yönden şifalı etkileri Tarım Bakanlığı’nca belirlenmiş olan ve yönetmelikteki nitelikleri taşıyan sıcak veya soğuk yeraltı sularıdır. 18 Ekim 1997 tarihli yönetmeliğe göre maden suları aşağıda belirtilen genel özellikleri taşımalıdır:
1- Maden sularının debisi, sıcaklığı ve diğer özellikleri kabul edilebilir dalgalanmalar üzerinde özellik göstermemelidir.
2- Suyu karakterize eden çözüşmüş minerallerde ± % 20 ,çözüşmüş karbondioksit gazında ise ± %50’lik bir değişme tolere edilir.
3- Şişelenmiş doğal maden suyunun yapısı, değişken özellikleri, sıcaklık, elektrik iletkenliği, içerdiği oksijen ve karbondioksit gazları ve Bakanlığın izniyle artımı uygun görülen demir, mangan ve kükürt miktarları hariç, suyun kaynak yerindeki yapısı ile aynı olmalıdır.
4- Doğal maden suyuna her nevi kimyasal maddeler veya suyun yapısında bulunmayan gazların ilave edilmesi halinde, suyun doğal yapısını bozmayacak miktarda olmalıdır.
Maden sularının genel özellikleri yanında, fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik ve radyolojik özellikleri bulunmalıdır. Maden sularının ilgili mevzuatlara göre izne bağlanması halinde bu özellikler önemlidir.
4.2. Maden Sularının Fiziksel Özellikleri
Maden sularının fizik özellikleri aşağıdaki gibi olmalıdır:
Renk PV Co skalası 5 birim
Bulanıklık mg/L. Si O2 5 birim
4.3. Maden Sularının Kimyasal Özellikleri
Maden sularının kimyasal parametreleri aşağıdaki değerleri aşamaz.
Tablo 1. Maden sularının kimyasal içerik değerleri
Kimyasal Parametreler Sembol Birim(mg/L)
Amonyum NH4 0,50
Nitrit NO2 0,20*-0,05**
Nitrat NO3 25
Arsenik As 0,01
Krom Cr 0,05
Kadminyum Cd 0,003
Cıva Hg 0,001
Nikel Ni 0,02
Kurşun Pb 0,01
Antimon Sb 0,005
Selenyum Se 0,05
Siyanit Cn 0,01
Baryum Ba 1
Florür F 1,0-2,0***
Çinko Zn 3
Mangan Mn 2
Bakır Cu 1
Borat BO3 5
Alüminyum Al3+ 0,2
Sülfür S 0,05
Organik Madde için sarf edilen O2 miktarı 5
Pestisitler vb maddeler 0,00001
Polistik aromatik hidrokarbonlar 0,00002
* Uyarı değeri, ** Sınır değeri,
*** Maden suları 1,0 mg/L’den fazla florür ihtiva ediyor ise “0-7 yaş grubundaki çocuklar için uygun değildir.” ibaresi şişe etiketine yazılmalıdır.
4.4. Maden Sularının Mikrobiyolojik Özellikleri
Maden suları mikrobiyolojik özellikler bakımından aşağıdaki niteliklere haiz olacaktır.
Maden sularında total mezofilik aerobik bakteri (total jerm) sayısı, kaynaktan alınan numunelerde bir mL’de 10’dan fazla, şişelenmiş olarak tüketime verilen sularda ise bir mL’de 100’den fazla olmayacaktır. Ayrıca bu sularda parazitler, protozoerler, crustealar, yosun türleri ve diğer patojen mikroorganizmalar bulunmayacaktır.
4.5. Radyoaktif Özellikler
Maden suyunun radyoaktif özellikleri aşağıdaki değerleri geçemez:
Alfa vericiler litrede en çok 0,1 Becquerel= 2,7 picocuries
Beta vericiler litrede en çok çok 0,1 Becquerel= 2,7 picocuries
5.MADEN SULARININ KAYNAKLARI VE ANALİZİ
Maden suyu, bileşim özellikleriyle diğerlerinden ayrılan özel bir yeraltı su formudur. Ayrılma kriterleri arasında; mineral içeriğinin fazla olması, artmış karbondioksit miktarı, artmış kaynak sıcaklığı, iyot, sülfür, florür, radon, demir gibi eser elementlerden zengin olması sayılabilir. Eski zamanlardan beri insanlar tarafından içme veya banyo yapmak suretiyle maden suları kullanılmaktadır ve bu sağlığa yararlı olduğundan ya da öyle olduğu düşünüldüğündendir.
Maden suları için genel uygulanabilir bir tanımlama yoktur. Sıklıkla tatlarının güzelliği, yararlı özellikleri nedeniyle şişelenip, kutulara doldurulup satılmaktadır.
Avrupa Birliği ülkeleri maden suyu üretimi ve kullanılacak yöntemler için yönlendirmeye sahiptir. Bunlar ulusal kanun olarak kabul görmektedir. Buna göre maden suyu şu kriterlere sahip olmalıdır:
1- Kontaminasyondan koruyacak bir yeraltı kaynağından köken almalı, bir veya daha fazla doğal ya da yapay membadan elde edilmeli.
2- Orjinal saflığında olmalı.
3- Besleyici ve fizyolojik etkileri olan mineral, eser element ve diğer bileşenlere sahip olmalı.
4- Bileşimi, ısısı ve diğer karakteristik özellikleri doğal varyasyonların belirli limitlerinde sabit olmalı.
Bazı ülkeler (Almanya) toksik maddeler için izin verilebilir maksimum konsantrasyona rıza gösterir.
Ambalajlanmış içecek maddesi olarak satılan doğal maden suları gerekli merkezler tarafından kontrol edilen özelliklere sahip olmalı ve ürün doğal maden suyu olarak tanımlanmalıdır.
Doğal saflık, maden suyunda hiçbir (insanlara ve çevreye ait) kimyasal ve mikrobiyolojik tehlikenin olmamasını ifade eder.
Eğer bir kaynak resmi olarak doğal maden suyu ifadesi ile tanımlanırsa, kontaminasyon ihtimalinin engellendiği şekilde kullanılmalı, kaynak çıktığı zaman ki maden suyu özelliklerini devam ettirmelidir.
Suyu işlemede, ambalajlama sırasında ona madde eklemek yasaktır. Ancak demir, sülfürün çıkarılması ve karbondioksit eklenmesi istisna olarak sayılır. Aslında suların dezenfekte edilmesi ve mikrobiyolojik temizleyiciler kullanılması sudaki mikrobik canlı sayısını değiştirmeye yönelik işlemlerde yasaktır.
Amerika’da maden suları için özel kurallar yoktur. Şişelenmiş sular için olan standartlar geçerlidir. Eğer ana bileşen içme sularına ait maksimum sınırını (MCL=Maksimum Contaminant Level) geçerse, etikette bu belirtilmelidir. New York’daki şu belirtilen açıklama gibi: “Bu bir maden suyudur, tek başına içme suyu kaynağı olarak kullanılamaz.”
Eğer şişelenmiş su ürünleri sadece estetiğe yönelik eklenmiş madde sınırını geçerlerse kullanılır.
Bu su “New York Sağlık Müdürlüğü tarafından bildirilen içme suyu mineral seviyesinin üzerinde madde barındırmaktadır. Tek başına veya birincil olarak içme suyu olarak kullanılmamalıdır.” yazısı da eğer sağlık açısından belirtilen sınırların üzerindeyse yazılır.
Ayrıca Amerika’da tüm şişelenmiş sular Avrupa’dakinin aksine dezenfekte edilmelidir. Florida’da eğer ithal edilen su, geldiği yerde dezenfekte edilmemişse, Florida’ya da dezenfekte edilmeden getirilmesine izin verilmiştir.
Avrupa ülkelerinde içme suyundan ciddi bir şekilde ayrılan, Amerika’da ise içme suyu ile aynı muamele gören maden sularının bu iki örnek arasında diğer birçok ülkede de farklı uygulama kuralları mevcuttur.
5. 1. Kaynaklar
Doğal maden suları ya kendiliğinden yeryüzünde çıkan kaynaklardan ya da sonradan oluşturulmuş membalardan elde edilir. Kaynaklar ve ılıcalar mikrobiyolojik ve kimyasal kirlenmeden uzak tutulacak şekilde yapılandırılmalıdır.
Kaynaktan doğal akan suyun korunması ya da sondaj yeri ve borular arasında membaya uygun koruma ve sızdırmaz tıkaçların inşa edilmesi gerekmektedir. Taşıma ve nakil işlemlerinde kullanılan borular; suyu kirletmemeli, mineral suyun içeriğinin değişmesine izin vermemelidir.
Mineral ve termal sular sıklıkla çok derinlerden gelmekte, sıcaklıkları da geldikleri derinliğe bağlı olarak artmaktadır. Jeotermal olarak her 100 metrede 3° C sıcaklık artmaktadır. Eğer su, ortalama değerlerden ciddi olarak yüksekse bu termal su olarak değerlendirilir, (örneğin, 10° C ). Maden sularının bileşimleri geldikleri yer katmanlarına bağlı olarak değişmektedir. Kireç taşı ve dolamit taşları; kalsiyum, kalsiyum-magnezyum-hidrojen karbonatlı sular, tuz oluşumları, sodyum klorürün, tuz katmanının üzerindeki kayalardan geçen sular kalsiyum-sülfatın suya eklenmesine neden olur. Çözüşmüş minerallerin miktarı yeraltında kalış süresine ve minerallerin çözünürlüğüne bağlıdır. Çözünürlük; volkanik karbondioksitin etkisi ile veya sıcaklığın artması ile artabilir. Ancak; kayaların çözünmesi zor olduğundan; sular onlardan çok az mineral madde kazanır.
Değişik kaya katmanlarından uzun yollar kat eden, yeraltında onlarca, yüzlerce yıl kalan sular sıklıkla saf değil de değişik su bileşenlerini içeren kompozisyon şeklinde elde edilir.
5.2. Analiz ve Bileşenler
Maden suyunun analizi; niçin yapıldığına göre farklılık gösterir. Mikrobiyolojik analiz, ana bileşenlerin ve yan bileşenlerin özelliklerinin analizi, maden suyunun kontrolü için yeterlidir. Resmi olarak temel bir inceleme birçok geniş analizi gerektirir. İnorganik ve organik eser elementlerin, mikrobiyolojik durumun, ana bileşenlerin incelenmesi gibi.
Şişelenmiş maden suyu incelenecekse örnekleme kolaydır. Ürün dolduktan hemen sonra ya da parekende satılanlardan örnek alınır. Diğer taraftan kaynak numune analizi için uygun örnekleme yapılması çok önemlidir. Birçok parametre ve ölçüm birimi vardır; sıcaklık, redoks potansiyeli, oksijen içeriği, karbondioksit içeriği, radyum aktivite ölçümleri yapılmalıdır. Demir (II), hidrojen sülfit, siyanür gibi diğer elementelerin de değişmeden labaratuvarda belirlenmesi gerekir.
5.2.1. Ana Bileşenler
Ana bileşenlerden katyonlar; sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum ve anyonlar; klorür, sülfat ve bikarbonattır. Miktar ve oranlar geçtikleri kaya katmanlarının izin verdiği kadardır. Tablo 2’de iyi bilinen bir maden suyunun (Apollinaris) bileşimi verilmiştir.
Birinci kolon, iyonların litredeki miktarlarını mg cinsinden vermekte, diğer kolan ise litredeki her bir bileşenin ortalama konsantrasyonu belirtmektedir. Katyonların ve anyonların konsantrasyonunun toplamı eşit olmalıdır. Son kolon her bir iyonun tüm iyonlara ortalama oranı verilmektedir. Bu maden suyunun özelliğini bikarbonat-klorürlü su ortamda bulunmaktadır . Az veya çok miktardaki non-iyonik çözüşmemiş bileşenler, suyun çıktığı yerdeki suyun derecesine bağlı olarak değişen metasilikat asidi ve borik asittir. Anyonların ve katyonların ve çözüşmemiş elementlerin toplam kütlesi, suyun total mineral miktarını gösterir.
Tablo 2. Doğal gazlı (köpüren) maden suyunun (Apollinaris) ana bileşenleri
Ek olarak, maden suyundaki çözünmüş gazların bileşim oranının bilinmesi de önemlidir. Yüksek konsantrasyondaki karbondioksit öncelikle volkanik kaynaklı suda bulunur. Çok derinlerden gelen sular normalde oksijen içermez, karbondioksite ek olarak nitrojen, artmış konsantrasyonlarda soygazlar ve bazen düşük molekül ağırlıklı hidrokarbonlar da (metan ve etan gibi) içerebilir. Artmış karbondioksit ve radon konsantrasyonlarından başka, yüzeye yakın sulardaki gazların bileşimi havanın bileşimine uymaktadır.
5.2.2. İnorganik Eser Maddeler
Minerallerden zengin derin sular sıklıkla yüzeye daha yakın olup içme suyu olarak kullanılanlardan daha yüksek oranda eser element içerir. Bu yüksek konsantrasyonlar doğaldır ve insani kontaminasyondan etkilenmemiştir.
Avrupa Birliği mevzuatındaki ilgili yönetmeliğin (EEC) kuralları geneldir ve sadece ağır metallerin analizini içerir. Alman maden suyu kuralları inorganik eser maddelerin incelenmesiyle ilgilidir. Bazı kabul edilen konsantrasyonlar içme suyundaki limitlere genelde uymaktadır. Tablo 3’de doğal maden suyunda ağır metaller için verilen sınırlar bildirilmiştir.
Tablo 3. Doğal maden suları için izin verilen sınırlar (Almanya’da)
Madde(Element) Limit(mg/L) Simgesi
Arsenik 0,05 As
Kadminyum 0,005 Cd
Krom,toplam 0,05 Cr
Cıva 0,001 Hg
Nikel 0,05 Ni
Kurşun 0,05 Pb
Antimon 0,01 Sb
Selenyum,toplam 0,01 Se
Borat 30 BO3
Baryum 1 Ba
5.2.3. Organik İçerik
Maden sularındaki organik maddeler 254 nm ile 436 nm arasındaki spektral absorbans katsayılarında toplanmıştır. Bu maddeler çözünmüş organik karbon ve oksijenlenmiş potasyum permanganattır. Çıkarılabilir maddeler; organik nitrojen, fenol indeks ve yüzey aktif maddeleri ki çevre kirliliğinde miktarı artar ve belirlenebilir.
Bu polisiklik aromatik hidrokarbonlar ve fenoller için de geçerlidir. Klorlanmış çözücüler, klorlanmış fenoller, zirai koruma maddeleri, böcek ilaçları, yüksek derecede halojenlenmiş maddeler, aromatikler, plastik maddeler, antioksidanlar gibi çevre kirliliği indikatörleri de orjinal saflığın durumu konusunda belirtilmelidir. Bunların varlığı insani kaynaklıdır. Bu durumda doğal maden suları olarak resmi tanımlama yapılması için ön koşul olan doğal saflık için garanti vermek mümkün olmamaktadır.
5.2.4 Mikrobiyolojik Analiz
Yasal kurallar, mikrobiyolojik araştırmalarda kullanılacak metotları ve koşulları kesin olarak açıklamıştır.
5.3. Kimyasal Analiz Metotları
İçme sularındakinden daha yüksek konsantrasyonlar hesaplandığından beri, maden sularına yönelik analiz metotları kullanılmaktadır.
Geleneksel test metotları: Yoğunluk ölçümü, yüksek konsantrasyondaki alkali maddelerin (magnezyum, kalsiyum, stronsiyum) ölçümünde tercih edilen bir yöntemdir. Titrasyon ölçümü, hidrojen karbonatın belirlenmesi için gereklidir.
Endüstriyel metotlar: Atomik absorpsiyon spektroskopisi (AAS), plazma ile etkilenen atomik emisyon spektrometrisi (ICP-AES), gaz kromotografisi-kütle spektrometrisi (GC-MC), yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (HPLC); organik ve inorganik eser elementlerin analizinde zorunlu olarak kullanılmaktadır. İyon değiştirme kromatografisi, ana bileşenlerden anyonların tespitinde önemli rol oynamaktadır.
6. TÜRKİYE VE DÜNYADA MADEN SULARININ İNCELENMESİ
6.1. Türkiye’deki Maden Sularının Değerlendirilmesi
Türkiye’de yaklaşık 225 maden suyu ve 75 içmece bulunmaktadır. Bunların sadece 22 adeti ticari olarak şişelenmektedir. 1999 yılı itibariyle, Türkiye’deki maden suyu tüketiminin kişi başına 3-4 litre olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam yılda 200 milyon litrelik bir üretime karşılık gelmektedir.
Türkiye genelinde Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğü tarafından envanter amacıyla ve maden suyu araştırıcı ve üreticileri adına yaptıkları çalışmalardan derlenen analiz çizelgesi Tablo 4’te yer almaktadır. Buna göre; Türkiye’deki maden sularının çoğunluğu Na-HCO3 tipindedir. Bununla beraber Ca- HCO3, Mg-HCO3 ve Na SO4 tip sulara rastlanmaktadır. Suların pH değerleri 5,38-8,79 sıcaklıkları ise 10-27° C arasında değişmektedir. Ancak, yüksek HCO3 içerikleri nedeniyle çoğunun pH’ı 7’nin altındadır.
6.2. Dünyadaki Maden Sularının Değerlendirilmesi
Diğer taraftan, Türkiye kadar bir potansiyele sahip olan İtalya’da ise, maden suyu sektöründe 233 firma faaliyet göstermekte ve yıllık maden suyu tüketimi kişi başına 104 litredir. Ülkemizdeki tüketimin bu kadar düşük olmasının en büyük nedeni sektörde faaliyet gösteren firmaların tanıtıma çok az pay ayırmaları ve ürün çeşidine gitmemeleridir.
ABD’de ise ambalajlı suların tüketimi (maden suları dahil) 1979 yılında 1,85 milyar litre iken 1991 yılında 7,5 milyar litrenin üzerine çıkmıştır. Yine bu ülkede, ambalajlı su satışları 1998 yılında yüzde 9,5 artarak 4,3 milyar dolara ulaşmıştır. 1981 yılında ABD’deki sıvı ürünler tüketimin yüzde 1,8’i ambalajlı sulardan karşılanırken 1997’de bu değer yüzde 6,9’a kadar yükselmiştir. ABD’de yaklaşık 900 firma ambalajlı mineralli sular alanında faaliyet göstermekte olup bunlardan Perrier Group of America yüzde 28,1’lik bir payla toplam satışlarla başı çekmektedir. Türkiye’dekinden farklı olarak Avrupa ve ABD’deki bu sektördeki firmalar sadece bir çeşit su üretimiyle kalmayıp diğer bütün doğal mineralli suların üretimini yapmaktadır.
6.3. Türkiye’deki Maden Sularının Analiz Çizelgesi
Yukarıda, Türkiye’deki maden sularının sıcaklıkları, pH değerleri toplam erimiş maddeleri (TDS) ve tipleri verilmiştir
6.4 Genel Değerlendirme
Anadolu’da kullanımı yazılı tarih öncesine kadar uzanan mineralli suların Türkiye’deki tüketimi ne yazık ki istenilen düzeyde değildir. Ancak bu sorun ürün tanıtımı ve çeşitlendirilmesiyle kolayca aşılabilir. Üretim maliyetini düşürmenin en etkin yolu yeni kaliteli kaynakların bulunmasından geçmektedir. Avrupa Topluluğu’na girmemizle birlikte, mineralli suların sondaj usulü ile değil kaynaktan doldurulmasını şart koşabilecek düzenlemeler gelecek yıllarda sektör için önemli bir sorun teşkil edecektir.
7. MADEN SUYUNUN SAĞLIKLA İLİŞKİSİ
7.1. Maden Sularının Hastalıklara Karşı Koruyucu Özellikleri
Beslenme açısından su, esansiyel bir diyet maddesidir. Sudaki çözünmemiş maddeler eser maddeleri içerir. Bu çözünmüş maddelerin, sudan suya değişmesinden dolayı 24 saatlik periyottaki tüketilen suyun miktarı, bu maddelerin diyetteki oranlarını değiştirir. Bununla birlikte batı dünyasında sudan uzak duran tedaviler ciddi olarak azalmış popüler bir tıp literatüründe maden sularındaki elementlerle bazı hastalıklar arasındaki ilişki gösterilmiş, özellikle kalp-damar hastalıkları olmak üzere hastalıklarda önemli bir azalmadan bahsedilmiştir.
Ticari olarak uygun maden suları, kalori ve alkol içermez. Bu iki özellik maden suyunu düşük kalorili diyetler için uygun kılar. Pek sık olmamakla beraber, bazı doktorlar içme suyunda yüksek nitrit olan yerlerde, hamile kadınlar ve bebekler için maden suyu önermektedir.
7.2. Maden Sularının Kullanımında Risk Faktörü
İçme suyu dünyanın birçok yerinde eser elementler için iyi bir kaynaktır. Aynı zamanda bazı istenmeyen maddelerin de (toksik metaller, nitratlar, organik ve inorganik endüstriyel atıklar) alınmasında önemli bir kaynaktır. Maden sularının tıbbi etkisi ise mineral içeriğiyle ve patojenik mikroorganizma bulunmamasıyla açıklanabilir.
Ticari olarak pazarlanan maden sularındaki esansiyel mineral ve elementlerin metabolizmaya etkisi çok azdır. Belli sayıdaki bazı çalışmalarda Avrupa’nın ve Kuzey Amerika’nın belli yerlerindeki maden sularında bazı elementlerin, florür ve iyotun miktarının izin verilen sınırların üzerinde olduğu bildirilmiştir. Florürün 8 mg/L civarında olan bölgelerde osteoflorosis tespit edilmiştir. Kalsiyum miktarı da ciddi olarak türler arasında değişiklik göstermektedir. Bu tür maden sularının kullanımı idrar yolu taşı oluşturabilecek kullanıcılar için uygun değildir. Sovyetler Birliği’nin belli bölgelerinde; yüksek mineralli sular ve idrarda kristal oluşturan madde konsantrasyonu arasında korelasyon saptanmıştır.
Aynı durum, belli radyoaktif elementler için de doğrudur. Amerika ve Avrupa’daki bazı kaynaklarda radon miktarının arttığı tespit edilmiştir. Bazı Avrupa ülkelerinde radon elementi hasta tedavisi için kullanılırken, kaplıcada çalışanlarda akciğer kanseri insidansı artmıştır.
7.3. Maden Sularının Sağlık Açısından Fayda ve Risklerinin Karşılaştırılması
Maden Sularının kalp, damar ve boşaltım sistemi rahatsızlıkları ile beslenme ve diyet açısından koruyucu ve tedavi edici özellikleri sıkça bilinmekte ve maden suları diğer içme sularına tercih edilmektedir. Suyla geçen hastalıklar göz önüne alındığında maden sularının kullanılmasıyla bu tür hastalıklardan korununmuş olur. Aynı zamanda maden sularının alınmasındaki risk faktörü ve gelişmiş ülkelerdeki son on yılın maden suyu satışlarındaki artış, sağlık yetkililerini maden suyu içeriği konusunda ciddi kurallar almaya zorlamıştır.
Genellikle içme suyunda bulunan nitrat ve nitritlerin alınmasıyla artan hastalık riski üzerinde durulmaktadır. Nitrat, nitrite dönüştüğünde kanserojen nitrozamin ve nitrozamid için ön madde olur. Birçok bölgede nitratlarla sular kontemine olmaktadır. Bu tür yerlerde hamile kadın ve çocuklar için maden suları mükemmel bir alternatiftir. İçme suyu dünyanın bazı yerlerinde toksik metaller içerir (arsenik, kadminyum, çinko vb.). Maden suyu ise bu maddeleri ihmal edilebilir düzeyde içerir. Son birkaç yıldır, bazı araştırmalar kalsiyum-magnezyum (sert su) miktarı ile istemik kalp hastalığı arasında bir ilişki olduğunu bildirmektedir. Ancak birçok türdeki maden sularında kalsiyum ve magnezyum miktarı yüksek değildir.
Sonuç olarak maden suları, patojenik organizma içermemeleri dışında hiçbir tıbbi özelliğe sahip değildir.
7.4. Örnek Bir Maden Suyunun Tıbbi Açıdan İncelenmesi
Türkiye’de en eski ve halen faaliyette olan Kızılay Afyonkarahisar Maden Suyu, hafif ekşimsi, fazla karbondioksit gazı ihtiva eden bikarbonatlarca zengin, kükürt kokusu olmayan içimi kolay ve lezzetli bir sofra suyudur. Bu derece yumuşak bir suyun bu kadar karbonat ihtiva etmesi hayret vericidir. Bu da suyun değerinin yüksekliğini ifade eder. Esasların hemen hepsinin karbondioksit ile birleşmiş olması, diğer asitlerin azlığı ve kükürt bulunmaması içeriğini güzelleştirdiği gibi serbest karbondioksit ile karbonatların fazlalığı şifa kıymetini artırmaktadır. Kireçsiz ve alçısız olduğundan mide ve bağırsakları tahriş etmez. Kükürt bulunmadığından gerek kaynağında gerekse şişelerde sevkinden tiksindirici bir tat ve koku meydana gelmez.
Afyonkarahisar Maden Suyu mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve böbrek hastalıklarında içme suretiyle tedavi edici tesir gösterir:
İçme küründe, kimyasal ve fiziksel etkileri söz konusu olmaktadır. Fiziksel etkiler, suyun kitlesinden ve sıcaklık derecesinden ileri gelmektedir. Unutulmamalıdır ki, sıcak suların hafif tesir etmede bulunan karbondioksitin etkisiyle mide ve bağırsakları fazla çalıştırmaktadırlar. Sularda bulunan karbondioksitin etkisiyle de mide, bağırsak fonksiyonu artmakta ve sıvıların kana geçmeleri çabuklaşmaktadır. Kimyasal etkiler ise, sindirim organlarında, besin metabolizmasında, doku ve hücrelerdeki madde alışverişinde, tuz metabolizması ve idrar eğilimi “diüreaz” üzerinde görülmektedir. Genel olarak sofra suyu olarak kullanılırsa insan farkında bile olmadan birçok hastalıklarının iyileşmesini temin eder.
Dr. M.Sadettin Aygen, yaptığı çalışmada Afyonkarahisar Maden Suyu’nun şu hastalıkların tedavisinde olumlu etkilerinin gözlendiğini vurgulamıştır: 1- Mide hastalıkları, 2-Karaciğer ve Safra hastalıkları, 3- Şişmanlık, 4- Gut, 5- Böbrek taşları ve kumları 6-Diyabet.
Dr. Aygen’in yaptığı çalışmanın deneysel anlamda önemli ve değerli bilgiler içermesine rağmen, bilimsel veriler, bilimsel kriterler ve ölçütler bakımından yeterince uygun olmadığı gözlenmektedir. Umarız ki bilimsel ölçütlere bağlı detaylı çalışmalar maden sularının ileriki yıllarda tıbbi bakımdan daha faydalı kullanımına imkan sağlar.
8. MADEN SULARININ ŞİŞELENMESi, DEPOLANMASI VE PAZARLANMASI
8.1. Maden Sularını Şişelenme ve Depolanmasında Uyulması Gereken Kurallar
Avrupa Birliği mevzuatındaki ilgili yönetmelik (EEC), suyun çıkarılmasında, depolanmasında, şişelere doldurulmasında yabancı maddelerin katılmasının önlenmesini, suyun kaynağından çıktığı andaki özellikleri korumasını (ki bunlar maden suyu olduğunu kanıtlar.) gerektirir. Özellikle şu kurallara uyulması gerekir;
1- Kaynak ve kaynağın su çıkımı kontaminasyon tehlikesinden uzak olmalıdır.
2- Bağlantılar, borular ve saklama bölgeleri maden suyu için uygun olmalı ve hiçbir şekilde zarar veren kimyasal, fiziksel ve mikrobiyolojik değişikliğe neden olmamalıdır.
3- Özellikle şişelerin doldurulmasında ve tesisatların temizlenmesinde hijyen kurallarına uyulmalıdır.
4- Tesisat, suyun mikrobiyolojik ya da kimyasal özelliklerini değiştirici nitelikte inşa edilmemelidir.
8.1.1 Maden Suyunun Çıkarılması
Maden suyu kaynaklarında suyun çıkarılması, EEC kurallarına göre, suya daldırılmış bir pompa vasıtasıyla suyu yükselten paslanmaz çelik yükselticiyle; taşınması ise uygun boru şebekesi ile (sert PVC ya da yüksek dansiteli polietilen) gerçekleşmelidir. Boru şebekesinde hiçbir şekilde mikrobiyolojik ve kimyasal kontaminasyon olmamalıdır.
EEC’nin bazı bölgelerinde (örneğin İtalya) su, pompa kullanılmadan dolum tesislerine ulaştırılır ve ambalajlama, suyun doğal basıncıyla gerçekleştirilir.
Suyun, pompalarda ve dolum tanklarından geçerken zararlı etkilerden uzak tutulması için; yüzey akıcı ve düzgün olmalı, böylece hiçbir mikroorganizmanın üremesine izin verilmemelidir. Yoksa ortam redüksiyon ya da oksidasyon olaylarının suda oluşmasını sağlayacak şekilde olursa amonyak okside olarak nitrata, nitrat indirgenerek nitrite dönüşebilir. O halde pompalar ve depolama araçları düzenli olarak temizlenmelidir. Bu, kimyasal, termal ya da mekanik temizleme ve dezenfeksiyon yoluyla yapılabilir.
8.1.2. Su Hazırlama İşlemleri ve Standartları
ABD’de tüm su hazırlama işlemleri, suyun içme suyu olarak gerektiğinde kullanılabilir olacak şekilde denetlenir; New York şehri için bildirilen standartlar; “New York’da dağıtım için su ambalajlayan tüm şişelenmiş su tesisleri, kullanılan her su kaynağında gerekli işlemi yapmalıdır. Bu iyileştirme minimum klorlama ile dezenfeksiyon, ozonlama, UV ile radyasyona maruz bırakma ve diğer bildirilen sağlık koruma metotları içermelidir.”
ABD’de klorün normalde yüksek oranda kullanılmasından dolayı; ozon, sıklıkla şişelenmiş suların dezenfeksiyonunda klor tadı olmadığı için tercih edilmektedir.
Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde; maden sularına şişeleme sırasında veya şişedeyken suyun özelliğini bozan bileşenlerinin uzaklaştırılması dışında hiçbir işleme tabi tutulmasına izin verilmemektedir. Bunlarda öncelikle demir ve sülfürdür.
Demir iki değerlikli olarak (Fe2+) yeraltındaki suda bulunur. Bu formu hava ile temasında stabil değildir ve havadaki oksijen nedeniyle üç değerlikli formuna (Fe3+) dönüşür, sonuçta suda sarımsı ya da mg varlığından kahverengi kabarcıklara neden olur. Bu tüketici için itici bir durumdur. Bu nedenle oksidasyon ve filtrasyon ile demirin bu oluşumu temizlenir.
İndirgenmiş maden suları, başta hidrojen sülfür olmak üzere sülfür içerir. Bu da iyi bilindiği gibi, suya çürük yumurta kokusu verir. Bu kokuyu şişedeki maden sularından uzak tutmak için havalandırma ya da oksidasyon devamında gerekliyse filtrasyon yapılması gereklidir. Bazı EEC ülkelerinde etikete demir ve sülfürün çıkartıldığı bildirilmek zorundadır.
Yoğun karbon içeren sularda eğer dolum için gerekirse karbondioksit uzaklaştırılabilir. Aynı zamanda bazı ülkelerde suya taze ve dik iğneleyici bir tat vermek için karbondioksit eklenmesi de olasıdır. Diğer iyileştirme işlemleri (ekleme ve çıkarma) yasaktır. Suyun dezenfeksiyonu açıkça yasaklanmıştır. Sudaki mikrobiyolojik düzey, kaynağındakine uygun olmalı ve dolumdan önce sudaki herhangi bir kötüleşmeye izin verilmemelidir.
8.2. Dolum ve Ambalajlama
EEC ülkelerinde; doğal maden suları kaynağında doldurulmalıdır. Dolum işlemi yüksek hızlı dolum makineleri ile cam ya da plastik şişelere olmalıdır. Sadece sınırlı miktarda kutulara (alüminyum, kalaylanmış çelik), diğer ambalajlama formlarına (tetra-pak, kombine blok) izin verilmiştir.
Dispozibl cam şişeler genelde kullanılmakta, böylece geri dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Almanya’da maden suları; genelde tekrar kullanılabilen cam şişelere doldurulmaktadır. Bu şişeler 40-70 defa tekrar kullanım olanağı sağlamaktadır.
Plastik şişeler bazı ülkelerde (örneğin Avrupa ülkeleri); genelde ya da daima kullanılmakta bunlar PVC, polietilen ya da PET’den yapılmaktadır. Ancak PET plastik şişeler alkol içermeyen içecekler için kullanılabilir olsa da; maden suları için hala bu kullanım test aşamasındadır. Ancak çevresel şartlardan dolayı, bunların kullanılmasının önlenmesi mümkün olmamaktadır. Böylece sınırsız sayıda değişik maden suyu üretiminin oluşmasına neden olunmaktadır.
Tekrar kullanılan cam şişeler için, multifonksiyonel temizleme makinelerine ihtiyaç vardır. Şişelerdeki kabul edilebilir standardı belirlemek için pahalı bir kontrol sistemi kullanılır. Tekrar kullanılan plastik şişelerin kontrolü anlamlı olarak daha pahalıdır. Çünkü duvarlarına absorbe olmuş maddeler tamamen uzaklaştırılmalıdır. Gaz duyarlı dedektörler bu pahalı işlem için gereklidir.
Maden suyu dolumdan sonra uygun kapaklar kullanılarak kontaminasyon engellenmelidir. Bu alıcıyı korumaya yarar; Bu sayede orjinal durumunda olması ve gerektiğinde karıştırılması sağlanır.
8.3. Maden Suyu Tüketiminde Dikkat Edilecek Hususlar
Maden suları çok hassas bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle maden suyunun ambalajlı suyun niteliğini değiştirmeyecek ve suyla etkilenmeyecek maddeden yapılmalıdır. İçerdiği doğal gaz ve mineraller korunmalıdır. Bu da ancak uygun bir ambalaj ve dolum tekniğiyle sağlanır. Öncelikle maden suları güneş ışığından kolaylıkla etkilenir. Bu nedenle kullanılan ambalaj UV ışık geçirgenliği düşük malzemeden yapılmalı, yani renkli olmalıdır.
Yaygın olarak kullanılan hacimler ise 0,20 ve 0,33 litredir. Ayrıca cam şişeler geri dönüşlü ve dönüşsüz olarak üretilebilir. Ancak dönüşsüz(tek-yönlü) şişelerin yeniden dolumu yapılmadığı için cam şişe kumbaraları yoluyla toplanarak hammadde olarak üretime katılılar.
Bir başka özellikte ambalaj-kapak uyumludur . Günümüzde yaygın olarak taç kapaklar kullanılmaktadır. Geçmiş dönemlerdeki seramikten yapılmış, özel galvenizli tel ile şişe ağzına bağlanmış, beyaz kapaklı şişelerin nostaljik bir özelliği de vardır. Bu şişeler .tekrar kapatılıp kullanmaya olanak veriyordu.
8.4. Şişelenmiş Suların Etiketlenmesi
ABD’de tüm şişelenmiş sularda şu etiket bilgileri mutlaka olmalıdır:
1-Su kaynağının tipi; kaynak suyu,ılıca suyu içme suyu gibi(Destile su için, suyun kaynağının türünün belirtilmesini gerek yoktur.)
2-Şişeleme tesisi yada ilgili işyerlerinin yeri ve adresleri.
3-Net miktar ve/veya kap hacmi.
4-Sertifika numarası.
Bölgeden bölgeye bazı değişiklikler olabilir. Yüksek konsantrasyonlarda mineral içeren maden sularında eğer gerekirse, içme suyu standardını aşan maddeler belirtilmelidir.
Avrupa Birliği ülkelerinde maden sularının etiketlenmesinde özel kurallar vardır. Satış ismi daima “doğal maden suyu”dur.
“Doğal karbonlanmış doğal maden suyu” kaynaktan sonra ve şişeleme esnasında kaynaktaki kadar karbondioksit içeren su demektir,sudan tekrar ortaya çıkan ya da kullanılan tekniklerle işleme sonrasında kalan karbondioksit miktarı da göz önünde bulundurulmalıdır.
“Kaynakta gazla kuvvetlendirilmiş doğal maden suyu” suyun çıktıktan sonra ve şişeleme esnasındaki karbondioksit miktarının, kaynağındaki miktardan daha çok olduğunu belirtir.
“Karbonlanmış doğal maden suyu” ise daha sonradan eklenmiş karbondioksit olduğunu gösterir.
Etiket mutlaka kaynağın yerini ve ismini, suyun bileşimini, iyileştirme yöntemlerinin detaylarını (her ülkede değil), minimum depolama süresini belirtmelidir. Eğer etiket partiküller birleşenler ya da özel durumları içeren bilgi veriyorsa tablo 4’ deki listelenmiş kurallar uygulanır. Örneğin , Almanya’da diüretik ya da laksatif özellikleri olan sulara izin verilmez ve bu sular tıbbi kullanım gerekliliği taşır.
Tablo 5. Maden sularının bileşimine ilişkin etiket bilgileri (EEC)
Belirtme Gerekli Şart
Düşük mineral içeriği İnorganik bileşenler (kuru maddede) en fazla 500 mg/L olmalı
Çok düşük mineral içeriği İnorganik bileşenler (kuru maddede) en fazla 50 mg/L olmalı
Mineral tuzlarca zengin İnorganik bileşenler (kuru maddede) en fazla 1500 mg/L olmalı
Bikarbonat içerir Bikarbonat içeriği en az 600 mg/L olmalı
Sülfat içerir Sülfat içeriği en az 200 mg/L olmalı
Klorür içerir Klorür içeriği en az 200 mg/L olmalı
Magnezyum içerir Magnezyum içeriği en az 50 mg/L olmalı
Kalsiyum içerir Kalsiyum içeriği en az 150 mg/L olmalı
Florür içerir Florür içeriği en az 1mg/L olmalı
Demir içerir Demir (II) içeriği en az 1 mg/L olmalı
Asidik Serbest karbondioksit içeriği en az 250 mg/L olmalı
Sodyum içerir Sodyum içeriği en az 200 mg/L olmayı
Bebek gıdalarında kullanmaya uygun (Çeşitli üye bölgelerde değişik kurallar uygulanır)
Sodyumu azaltılmiş diyet için uygun Sodyum içeriği en az 20 mg/L olmalı
Laksatif olabilir
İdrar söktürücü olabilir
Genel olarak etiketlemede EEC kurallarını kullanan değişik ülkelerde kendi özel uygulamaları da bulunmaktadır. Detaylara burada girilmemiştir. Bazen etiketlerin sertifikalandırılması, otoriteler tarafından onay görmesi gerekmektedir.
8.5. Maden Sularının Pazarlanması
Değişik ülkelerde maden suyunun tanımı değişebilir. Maden suyunun pazarlama kuralları ve yöntemleri ortaya çıktığı ülkede ve ülke dışında da değişir. Bu farklılıklar değişik türlerde su üreten ülkelerin sınırları dışındaki serbest su hareketini yavaşlatmaktadır. Ancak özellikle Avrupa ülkelerinde bu hareketi hızlandırmaya yönelik farklılıkları elimine etme çalışmaları yapılmaktadır. Bununla beraber maden suyu pazarlayıcıları gıda-su tüketiminde gerekli temel kurallarına riayet etme zorundadır. Global olarak Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından düzenlenen standartlar bulunmaktadır. Aşağıda bahsedilen durumlar, sanayileşmiş ülkelerdeki tüketime yönelik yapılmış doğal maden suyu pazarlaması hakkındadır:
1-Doğal maden suyuna serbest karbondioksit eklenmesi ya da çıkarılması dışında hiçbir düzenleme yapılamaz. Belirli miktarda çözünmüş mineral tuz içermelidir. Birçok ülkede bu litrede 500 mg olarak belirlenmiştir.
2- Doğal maden suyu kaynağında özel mikrobiyolojik koşullara sahip olmalıdır. Tüm patojen mikroorganizmalardan uzak olmalıdır. Şişelendikten sonra, bu belli bir koloni sayısını aşmamalıdır. Birçok ülkede agar ya da agar-jelatin agarda 72 saatte 20-22° C’de 100/mL; agarda 24 saatte 37° C’de 20/mL koloniyi geçmemesi istenmektedir. Total koloni miktarı şişelendikten sonra 12 saat boyunca 4± 1 C’de hesaplanabilir. Kaynakta, normalde 72 saatte 20-22° C’de 20/mL’i ve 24 saatte, 37° C’de 5/mL’i geçmemelidir. Böylece maksimum izin verilmiş konsantrasyonlara uygunluk sağlanmış olur. Çünkü doğal maden suyunun hiçbir zararı olmamalıdır.
3- Doğal maden suyu pazarlanırken kontaminasyonu ve niteliğinin değişmesini önleyerek kapalı ambalajlamaya uygun hareket edilmelidir.
4- Etiketleme yapılırken belirli ve zorunlu bilgilerden bahsedilmelidir. S uyun türüne göre isim özelleştirilmedir (Doğal maden suyu, doğal olarak karbondioksitlenmiş maden suyu gibi). Etiket ayrıca kaynağın yerini belirtmeli, karekteristik elamanlarının açıklandığı analitik bileşenleri de içermelidir. Aynı kaynaktan elde edilen maden sularının birden çok tanımlanmayla pazarlanmasına izin verilmemiştir. Ayrıca suların öyle bir özelliği olmadığı halde belirli özelliklerinin olduğundan bahseden pazarlama ve etiketlemede yasaklanmıştır. Özellikle hastalıkların tedavisi gibi.
5-Doğal maden suyunun kullanımı; kaynağın bulunduğu bölgenin yetkililerinden izin alınmasıyla olmalıdır.
6-Suyun hazırlanmasında kullanılan malzemeler kontaminasyon riskinden uzak olmalıdır ve kaynağındaki suyun özelliklerini korumalıdır.
7-Kaynak kirlendiğinde ve tüketime uygun olmayan kontaminasyon tespit edildiğinde ticari satışlar ertelenmelidir. Maden suyunun içeriğinin belli aralıklarla kontrol edilmesi o bölgenin yetkililerine aittir.
8-Gelişmekte olan ülkelerde, maden sularının pazarlanmasındaki kurallar ülkeden ülkeye belirgin farklılık göstermektedir. Hatta,sanayileşmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yapılan ithalatta bile yukarıdaki kurallar uygulanmayabilir
9.SONUÇ
Maden sularının, yeraltında bir oluşum halini alması uzun yıllar almıştır. Onlarca yıl yağmur yeryüzüne yağmış, toprak, kum ve çamur tabakalarını geçmiştir. Başarılı filtre görevini gören bu tabakalar, sudaki yabancı maddeleri temizlemiş, ona çözünmüş mineral ve eser elementler eklemiştir. Sonuçta yağmurun yeryüzüne değmesinden yüz belkide daha uzun yıllar sonra maden suları yeraltında teşekkül etmişlerdir.
Maden suyu, bileşim özellikleriyle diğerlerinden ayrılan özel bir yeraltı su formudur. Ayrılma kriterleri arasında; mineral içeriğinin fazla olması, artmış karbondioksit miktarı, artmış kaynak sıcaklığı, iyot, sülfür, florür, radon, demir gibi eser elementlerden zengin olması sayılabilir. Eski zamanlardan beri insanlar tarafından içme veya banyo yapmak suretiyle maden suları kullanılmaktadır ve bu sağlığa yararlı olduğundan ya da öyle olduğu düşünüldüğündendir.
Anadolu’da kullanımı yazılı tarih öncesine kadar uzanan mineralli suların Türkiye’deki tüketimi ne yazık ki istenilen düzeyde değildir. Ancak bu sorun ürün tanıtımı ve çeşitlendirilmesiyle kolayca aşılabilir. Üretim maliyetini düşürmenin en etkin yolu yeni kaliteli kaynakların bulunmasından geçmektedir. Avrupa Topluluğu’na girmemizle birlikte, mineralli suların sondaj usulü ile değil kaynaktan doldurulmasını şart koşabilecek düzenlemeler gelecek yıllarda sektör için önemli bir sorun teşkil edecektir.
Maden Sularının kalp, damar ve boşaltım sistemi rahatsızlıkları ile beslenme ve diyet açısından koruyucu ve tedavi edici özellikleri sıkça bilinmekte ve maden suları diğer içme sularına tercih edilmektedir. Suyla geçen hastalıklar göz önüne alındığında maden sularının kullanılmasıyla bu tür hastalıklardan korununmuş olur. Aynı zamanda maden sularının alınmasındaki risk faktörü ve gelişmiş ülkelerdeki son on yılın maden suyu satışlarındaki artış, sağlık yetkililerini maden suyu içeriği konusunda ciddi kurallar almaya zorlamıştır.
Maden suyu kaynaklarında suyun çıkarılması, EEC kurallarına göre, suya daldırılmış bir pompa vasıtasıyla suyu yükselten paslanmaz çelik yükselticiyle; taşınması ise uygun boru şebekesi ile (sert PVC ya da yüksek dansiteli polietilen) gerçekleşmelidir. Boru şebekesinde hiçbir şekilde mikrobiyolojik ve kimyasal kontaminasyon olmamalıdır.
ABD’de tüm su hazırlama işlemleri, suyun içme suyu olarak gerektiğinde kullanılabilir olacak şekilde denetlenir. EEC ülkelerinde; doğal maden suları kaynağında doldurulmalıdır. Dolum işlemi yüksek hızlı dolum makineleri ile cam ya da plastik şişelere olmalıdır. Sadece sınırlı miktarda kutulara (alüminyum, kalaylanmış çelik), diğer ambalajlama formlarına (tetra-pak, kombine blok) izin verilmiştir.
Maden suları çok hassas bir yapıya sahiptirler. Bu nedenle maden suyunun ambalajlı suyun niteliğini değiştirmeyecek ve suyla etkilenmeyecek maddeden yapılmalıdır. İçerdiği doğal gaz ve mineraller korunmalıdır. Bu da ancak uygun bir ambalaj ve dolum tekniğiyle sağlanır. Öncelikle maden suları güneş ışığından kolaylıkla etkilenir. Bu nedenle kullanılan ambalaj UV ışık geçirgenliği düşük malzemeden yapılmalı, yani renkli olmalıdır. Etiketlemede su kaynağının tipi, bileşimleri vb özellikler mutlaka bulunmalıdır.
Bununla beraber maden suyu pazarlayıcıları gıda-su tüketiminde gerekli temel kurallarına riayet etme zorundadır. Global olarak Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından düzenlenen standartlar bulunmaktadır.
KAYNAKLAR
Association of Official Analytical Chemists .1984. Official Methods of Analysis. 14 th edn, AOAC, Washington D.C.
Aygen, M.S. 1979. Afyonkarahisar Kaplıcaları ve Maden Suları. Türkeli Matbaası, Afyon.
Bono, P., Boni,C. 1996. Mineral waters in Italy. Environ. Geology 27:135- 142.
Castany, G. 1969. Yeraltı Suları Hakkında Pratik Uygulamalar. DSİ Yayın No:638, Ankara.
EC .1980. Council Directive of 15 July 1980 on the Approximation of the Laws of the Member States Relating to the Exploitation and Marketing of Natural
Mineral Waters, 80 777 EW, J.E.C. No. L 229/1.
Fachgruppe Wasserchemie in der GdCH (ed.) .1992. Deutsche Einheitsverfahren zur Wasser, Abwasser und Schlammuntersuchung, WCH, Weinheim.
Fournier, R.O. 1979. Geochemical and hydrologic considerations and the prediction of underground conditions in hot springs systems. J.Volcanol. Geotherm. Res. 5: 1-16.
Fournier, R.O.,Potter,R.W. 1979. Magnesium to the Na-Ca K chemical geothermometer. Geochim. Cosmochim.Acta 43:1543-1550.
Fresenius, W., Quentin, K.E., Scheneider, W .1988. Water Analysis, Springer, New York
Kussmaul H .1988. Enteisenung von natürlichem Mineralwasser durch Belüftung. Der Mineralbrunnen 38:4-7.
Mutlu,H. 1998. Türkiye’deki maden sularının kimyasal özellikleri ve oluşumu. Jeoloji Müh. Der. Sayı 53:67-74.
Mutlu, H.1999. Türkiye’deki mineralli suların kimyasal özellikleri ve oluşumu. Jeoloji Müh. Der. Sayı 53:67-74.
New York State Department of Health .1991. Chapter 1, State Sanitary Code, Part 5;
Drinking Water Supplies, subpart 5-6: Bottled and Bulk Water Standarts, May 1991.
Statutory Instruments. 1985. Natural Mineral Waters Regulations, No.71Food, Great Britain.
Şentürk, N. 1991. Ülkemizin maden suyu potansiyeli. Anatolia Dergisi, Özel Sayı, 17-18.
Truesdell, A.H.1991. Water Geothermometers Applied To Geothermal Energy in Demore, F. Co-odinatör, Apptication of Geochemistry in Geothermal Reservoir Development, UNITAR, USA, pp. 71-92.
World Health Organization .1984. Guidelines for Drinkingwater Quality, Vol. 1. WHO, Geneva.