İçme Suyu Ham Su Kaynağı Olarak Irmak Suyu ( Doç. Dr. Songül Vaizoğlu )
İÇME SUYU HAM SU KAYNAĞI OLARAK IRMAK SUYU
Doç. Dr. Songül Vaizoğlu
IRMAK SUYU;
Akarsular LAĞIM, SANAYİ, İŞYERİ KİRLİ SULARNIN taşınması amacıyla kullanılmaktadır.
Akarsu tabanındaki çökelmeler Akış düzenine yapılan müdahaleler ile Kirli ve zehirli madde akıntıları Kanalizasyon akıntıları durumuna gelmiştir.
Kentlerde yaşayan nüfusun artması kentsel su talebini artırmış, Yer altı su seviyesini düşürmüş, Yapay ve doğal su kütlelerini azaltmış, Akarsu ve su kütlelerinin beslenme alanlarının kentsel yerleşim bölgeleri haline gelmesi, emilme ve akış sürecini olumsuz etkilemiş,
Su havzalarının tarıma açılması kimyasal gübre ve pestisitlerin bu sulara akmasına,
Su kütlelerinin azalması da kirletici derişiminin artmasına neden olmuştur.
Bunların içme ve kullanma suyu olarak kullanılması da ham su kalitesinin düşmesine neden olmuştur.
Akarsuların kullanılmaya başlaması ham suyun kirlilik örüntüsünü değiştirmiştir.
Su kaynaklarının azalması, kirlilik yükü yüksek su kaynaklarının ham su kaynağı olarak kullanılmaya başlanması su ile ilgili hastalıkların ve ölümlerin sıklığında artışına neden olmaya başlamıştır.
Biyolojik kirlilikle birlikte, kimyasal kirlilik artmaya başlamıştır.
Irmak ya da göl gibi yüzeysel kaynaklardan sağlanan su asit yağmurları, yağmur suları, seller, pestisit yıkantıları, endüstriyel atık sularla ve ağır metallerle de kirlenmektedir.
Güneş ışığı, havalanma ve sudaki bazı minicanlılar, su kütlelerinin temizlenmesine katkıda bulunur ancak artan su tüketimi nedeniyle baraj ve göletlerde bile bu süreç büyük oranda engellenmektedir.
Yüzeysel sulara ve yer altı su katmanlarına sızan insan ve hayvan atıkları, çöplük şıraları, atık sular, evsel atıklar, tarımsal kimyasallar ve yer altı depolarından olan sızıntılarla da sular kirlenmektedir.
Arıtım tesislerinin büyük çoğunluğunun kaliteli ham sulara göre yapılmış olması nedeniyle arıtılmış suda da kirletici kaçakları artmaktadır.
Su kirleticilerin akut sağlık etkileri
Bulantı, kusma, ishal
Baş dönmesi
Akciğer tahrişi
Deri döküntüleri
Su kirleticilerin kronik sağlık etkileri
Kanser
Karaciğer ve böbrek yıkımı
Sinir sistemi hastalıkları
İç salgı düzeninin bozulması
Bağışıklık sisteminde etkinlik azalımı,
Doğumsal bozukluklar
IRMAK KAYNAKLI HAM SULARIN YOL AÇABİLECEĞİ SORUNLAR;
Bu suların;
Biyolojik kirletici oranı yüksektir.
Fiziksel kirlilik oranı yüksektir.
Kimyasal kirlilik oranı yüksektir.
Niteliği anlık, günlük ve mevsimsel değişiklik gösterir. Akarsularla ilgili en önemli yanılgı anlık ya da kesitsel ölçümlerin yetebileceğinin sanılmasıdır.
IRMAK KAYNAKLI HAM SULARIN YOL AÇABİLECEĞİ SORUNLAR;
Sulardaki pestisit oranı yüksektir. Yağışlar ve yüzeysel akıntılarla, kullanılan pestisit ve gübreler akarsulara karışmaktadır. Ülkemizdeki arıtım tesislerinde pestisitler arıtılamamaktadır.
Anlık ya da kesitsel ölçümlerde ağır metallerin az bulunması güvence sağlamaz. Herhangi bir tesisten yüksek salınım, arıtım biriminin arızalanması, atık sudaki miktarın yükselmesi suyun ağır metal yükünü artıracaktır.
İÇME SUYU İLE İLGİLİ OLARAK ÇIKABİLECEK BAŞLICA SORUNLAR;
Akarsu niteliğinin ve kirletici yükünün sürekli değişebilir olması arıtım sisteminin arıtma etkinliğini düşürecek ve istenmeyen kaçaklar artacaktır.
Şebeke suyunda pestisit miktarları çok artacaktır.
Şebeke suyunun mikrobiyolojik örüntüsü ve biyofilm özellikleri değişecek, hastalık etkenlerinin üreme ve varlığını sürdürme olanağı artacaktır.
Şebekedeki fiziksel birikintiler sistem etkinliğini azaltabilecektir. Şebekede bakım ve onarım gerektiren sorunlar artacak , şebeke kirliliği büyük tehlikeler yaratacaktır. Tesisatta ortaya çıkacak sorunlar geri emilim ve çapraz bağlantı risklerini artıracaktır.
Şebeke suyunun tat ve koku özelliklerinde büyük oynamalar olabilecektir. Bu değişiklikler toplum bireylerinin denetimsiz su kaynaklarına kaymasına yol açabilecektir.
Şebeke suyunun organik yükü ve klor talebi artacak, esas olarak ham su klorlamasında sorun olan trihalometanlar ve diğer dezenfeksiyon yan ürünleri şebeke suyu için de önemli bir sorun haline gelecektir.
Ağır metal kaçakları artacaktır.
Demir ve manganez gibi kirleticiler, çamaşırlarda tesisatlarda kırmızımtrak ve siyah renk değişikliklerine yol açacaktır.
Maksimum kirletici seviyesi demir için 0.3mg/L, manganez için 0.05mg/L olarak belirlenmiştir. Bunlar hoşa gitmeyen bir metalik tat vermeleri nedeniyle toplum bireylerinin musluk suyundan uzaklaşmasına neden olabilecektir. Kullanılacak deterjan miktarı ve pis su sistemine akıtılan deterjan kalıntıları artacaktır.
Ağır metaller ve pestisitlerdeki artış bulantı, deri döküntüleri, kusma, baş dönmesi, gibi akut etkilerin yanısıra ani ölümlere de neden olabilir.
İzin verilen seviyelerin altında bile olsa uzun süre etkileniminde kalınan bazı kirleticiler, kronik etkilere yol açacaktır. Bazı kimyasallar düşük miktarda yinelenen biçimde etkilediğinde kanser, karaciğer ve böbrek tahribatı, sinir sistemi bozuklukları, bağışıklık sistemi bozuklukları ve doğumsal gelişme bozukluklarına yol açar.
ORTAYA ÇIKABİLECEK BAŞLICA SAĞLIK SORUNLARI;
Toplumda astım ve diğer alerjik sorunların görülme sıklığı artacaktır.
Akarsularda antibiyotik direncini yükselten gen oranı giderek artmaktadır. Bunun toplum sağlığı maliyeti çok yüksektir. Sularımız bu açıdan denetlenmemektedir.
Suda özellikle insan adenovirüsleri olmak üzere virüslerin oranı çok artacaktır.
Kirlilik oranı yüksek olan suları uzun süre içen toplumlarda kolorektal kanser görülme sıklığının artacağından kuşkulanılmaktadır.
Bu konuda epidemiyolojik izlemenin yetersiz olduğu ülkelerde yıllar sonra çıkabilecek etkilerin yol açacağı zararların telafisi mümkün olmayacaktır.
SU KİRLETİCİLERİNİN ARTIŞI FARK EDİLEBİLİR Mİ?
Su kaynaklarındaki kirliliğin bir bölümü görünüm tat ve koku ile anlaşılabilir. Ancak mikroorganizmalar, ağır metaller, nitratlar, radon ve birçok kimyasalın oluşturduğu kirliliklerin bu yolla anlaşılması mümkün değildir. Bunlar ancak laboratuvar testleriyle anlaşılabilir. Akarsularla ve kuyularla ilgili ön analizler sürekli bir güvence vermez. Sadece daha sonraki değerlendirmeler için başlangıç değerleri elde edilmiş olur. Bu nedenle akarsuyu temsil edecek noktalardan örnek alınarak izlemeyi sağlayan, ani değişikliklerde uyarıcı alarm sistemleri kurulmalıdır.
Analizler düzenli olarak yapılmalıdır.
Bazen kirleticiye özgü üremeler olabilir. Demir bakterileri demirin çözünmeyen biçimine oksitlenmesiyle oluşan enerjiyi kullanır. Bu durumda demir borularda, bağlantılarda ve çamaşırlarda birikir. Tuvalet klozetlerinde ve borularda kırmızı kahverengi birikintiler ve suyun içinde kırmızımtrak iplikcikler görülür. Su kötü kokar ve tadı bozulur.
Bulanıklığın doğrudan sağlık etkisi yoktur.
Dezenfeksiyon etkinliğini azaltır ve mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam oluşturur. Bu nedenle söz konusu etkenlerin üreme olasılığı bulunduğunu gösteren bir durumdur.
Şebeke suyunun bulanık olması süzülme etkinliğinin bir göstergesi olarak kullanılabilir.
GÖRÜNÜMLE ANLAŞILABİLEN DURUMLAR
Kaynadığında üzerinde köpük-tortu; kalsiyum, magnezyum
Bulanıklık; kir, kil tuzları vb
Lavabo ve küvetlerde yeşil boyanma; asitlik yüksek
Küvet, çamaşırlarda kahverengi-kırmızı renk: çözünmüş demir
Dumanlı görünüm: Pompaların yetersiz çalışması, filtrelerde problem
TATLA ANLAŞILABİLEN DURUMLAR
Tuzlu acımsı tat; sodyum yüksekliği
Sabun tadı; alkali minerallerin çözünmüş olması
Metalik tat: asitlik yüksek, demir varlığı
Kimyasal madde tadı: endüstriyel kimyasal, pestisit
KOKUYLA ANLAŞILABİLEN DURUMLAR
Çürük yumurta kokusu; Çözünmüş hidrojen sülfür,
Bazı bakteriler
Deterjan kokusu; mutfak ve çamaşır akıntılarının karışması
Gazyağı-petrol kokusu: yer altı depoları benzin istasyonu
Metan gazı, küf, balçık kokusu: organik madde bozunması
Klor Kokusu: suda yüksek klor oranı,
HAM SU KAYNAĞI KALİTESİ DÜŞÜK OLDUĞUNDA NELER YAPILMALI?
Musluktan akan su içilebilir nitelikte olmalıdır. Musluk suyu içme suyu standartlarını sağlamıyorsa toplum sağlığı tehlikedir.
Su kaynaklı büyük salgınlarla her an karşılaşılabilir. Musluk suyunun içilebilirliği ülke sağlık düzeyi ve çevre sağlığı alt yapısı ile ilgili önemli bir göstergedir.
Turizm potansiyeli açısından da çok riskli bir durumdur. Turistik kuruluşlarda “Musluktan akan su içilmez” uyarıları ciddi turist kaybına yol açabilir.
Evsel arıtım aygıtları biyolojik kirlilikle ilgili güvence sağlamaz.
Bazı ağır metallerin arıtımın sağlayan ters ozmoz sistemleri mikrop kirliliğini arıtmada etkili değildir ve su maliyeti yüksektir. Arıttığı suyun litresi başına 2-3 litre su harcamaktadır.
EVSEL ARITIM CİHAZLARI ANCAK ŞU DURUMLARDA ÖNERİLİR;
Sağlık Bakanlığı ya da yerel yönetimlerin o kentin içme suyunun artık “ İNSANİ TÜKETİM AMAÇLI SULAR HAKKINDA YÖNETMELİK” hükümlerine UYGUN OLMADIĞINI ve bu hale getirilemeyeceğini açıklamaları durumunda,
Afet durumunda şebeke ile kısa sürede sağlıklı içme suyu sağlanamayacaksa
Kirlilik tehlikesi saptanmış kuyu sularından başka kaynak olmadığında
Kitleye yönelik arıtılmış su sistemi yoksa ve kirli bir kaynaktan su kullanılacaksa
Kısa sürede çok kişiyi geçici süre ağırlayacak, su sağlama alt yapısı olmayan turistik yerlerde
Kirli su kaynaklarından yararlanılması zorunlu olan geçici şantiyeler ve çadır kamplarında.
Bütün sistemlerle ilgili olarak unutulmaması gereken genel özellikler
Tek bir arıtım sistemi hiçbir zaman bütün su kalitesi sorunlarını çözemez.
Bütün sistemlerin kısıtlılıkları ve belirli bir kullanım ömrü vardır.
Bütün sistemler bakım ve/veya izleme gerektirir.
Arıtım sisteminin ortadan kaldırılması gereken kirleticiye uygun olması gerekir. Bu nedenle seçim ancak arıtılacak suyun laboratuvar değerlendirmesinden sonra yapılmalıdır.
HAM SU KAYNAĞI KALİTESİ DÜŞÜK OLDUĞUNDA NELER YAPILMALI?
BU NEDENLERLE;
Ülkemizde özellikle büyük kentlerin arıtım sistemleri ham su kaynaklarının özeliklerine uygun kapasiteye kavuşturulmalıdır.
Su kirliliğindeki ani değişiklikleri belirleyecek etkin ham su ve şebeke izleme sistemleri kurulmalıdır.
Yerel yöneticilerin kendi siyasal konumlarını halk sağlığı sorumluluklarının önüne geçirmeleri engellenmelidir.
Toplum bu konularda taraf olarak seçim yapmasını, baskı yapabilmesini ve sorumluluk almasını sağlayacak biçimde bilgilendirilmelidir.
Belediye sağlık işlerinin temel sorumluluğunun tedavi edici hekimlik hizmetleri değil, halk sağlığı ve koruyucu hekimlik hizmetleri olduğu anlaşılmalıdır. Yapılanmaları buna göre olmalıdır.
Toplumda alerjik hastalıklar, astım izlenmeli, vakalardaki alevlenme dönemleri belirlenmelidir. Özelikle polen mevsimi dışındaki artışlar çok büyük önem taşır.
Toplum kolorektal kanserlerin erken tanısı konusuna eğitilmeli gerekli altyapı sağlanmalıdır.
Kirletici yükü iyice artacak olan arıtım balçığının giderimi ile ilgili teknik ve mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. Arıtım balçığının giderimi ile ilgili politika belirlenmelidir.
Toplumun bireysel arıtım cihazı satan firmalarca istismarı önlenmelidir.
…