Soya tarımı
DOĞANIN SUNDUĞU MUCİZE BİTKİ SOYA
Soya fasülyesinin tarihine bakılırsa doğu mutfağında oldukça önemli bir yeri olduğu görülür. Yaklaşık 5 bin yıl önce Doğu Asya ovalarında keşfedilen ‘soya’ Asya halkının beslenme alışkanlığında bir devrim yaratmıştır. Batı ülkelerinde soyanın önem kazanması 20. yüzyılda başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında protein ve yağ teminindeki yetersizlikler soya fasülyesinin insan gıdası olma yönündeki önemini artırmıştır.
Günümüzde ise soya, dünyada en çok yetiştirilen ürünlerden biridir. Yaratıcı aşçılar soya kullanarak yemeklerine çeşit katmışlardır. Soya ile yapılan yemekler lezzetli olduğu kadar sağlık yönünden de oldukça yararlıdır.
Soya fasülyesinin insan sağlığı açısından önemini ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri keşfetti ve Amerikalı üreticiler bu önemli keşfe vakit kaybetmeden cevap verdiler. İlk önce Orta ve Batı Amerika’da yetiştirilmeye başlanan soya fasülyesi, seri bir şekilde ülke geneline yayıldı ve 26 eyalette soya fasülyesi ekimine başlandı.
Amerika’daki soya fasülyesi yetiştiriciliği Meksika Kanalı’ndaki büyük limanlara yapılacak nakliyatı kolaylaştırmak amacı ile daha ziyade Mississippi Nehri etrafındaki eyaletlerde gelişti.
Soya fasülyesi diğer yağ tohumlarına göre bazı avantajlara sahiptir: Örneğin uzun süreli depolama ve uzun mesafeli sevkıyatlara elverişlidir. Soya fasulyesinin hasadı diğer yağ tohumlarına göre daha kolaydır. Bütün hasat işlemi tam otomatik olarak el değmeden yapılabilir.
Soya fasulyesinin başka bir avantajı da yetişme süresinin çok kısa olması nedeniyle (ekilen tohumlar 3-4 ay içinde hasada hazır hale gelir) ürünün dünyadaki talebe adapte edilebilmesidir.
Yağ bitkisi olan soya, içerdiği yüksek orandaki protein miktarı ile de insan beslenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Soyanın bileşiminde ortalama %36 protein, %18 yağ, %20 karbonhidrat, %5 mineral maddeler ve %1 lesitin mevcuttur. Soyanın sahip olduğu bu protein, yağ ve mineral madde miktarı, fasulye ve mercimekten daha fazladır. İnsan beslenmesinde değerli bir besin maddesi olan soyanın hayvan beslenmesindeki önemi de büyüktür. Yağı alındıktan geriye kalan küspesi hem insan, hem de hayvan besini olarak kullanılır. Baklagil bitkilerinden olan soya toprağı azotça zenginleştirmekte, kendisinden sonraki bitkilere otsuz, kabartılmış ve uygun bir toprak bırakır.
Bu miktar, mısırda % 0.5, zeytinde % 0.5 ve ayçiçeğinde % 0.5 tir. Bu rakamlardan da anlaşıldığı gibi soya, mısır, zeytin ve ayçiçeğinden 10-20 kat daha fazla omega-3 yağ asidi (Linolenik) içermektedir. Bu omega-3 yağ asidi, balıklarda bulunan omega-3 yağ asidinden yapı olarak farklı, ancak aynı etkiye (faydaya) sahiptir. Bünyesindeki bu yararlı maddeler dolayısıyla da, tanelerine “besin hapı” da denmektedir. Soya yağı tüketimi, ülkemizde istenen düzeye ulaşamamıştır. Bunda en önemli etken, içerdiği omega-3 (linolenik asid) yağ asidinin vermiş olduğu balık yağı kokusu ve faydaları konusunda insanların yeterince bilgi sahibi olamamasıdır. Omega-3 bilindiği gibi, balıklarda bol miktarda bulunan bir yağ asidi olup, daha önce de bahsedildiği gibi¸insan vücudu için çok gereklidir. Bu nedenle, bazıları için itici gelse de, soya yağının mutlak surette tüketilmesi sağlık açısından yararlı olacaktır.
Soyadan yapılan yiyecekler
İnsan beslenmesinin yanında, hayvan yemi olarak da iyi bir besin kaynağıdır. Soya küspesi, hayvan yemi olarak, içerdiği yüksek orandaki protein nedeniyle, özellikle de kümes hayvanları için çok yararlıdır ve bunların günlük beslenme programlarına konmaktadır.
Tarımsal açıdan da yararları vardır. Bir baklagil bitkisi olması nedeniyle, toprağın serbest azotunu köklerindeki nodüllerde bağlayarak, masrafsız olarak hem kendine besin maddesi temin etmekte, hem de kendisinden sonra gelecek bitkiye hazır besin elementi sunmaktadır. Ayrıca, bir çapa bitkisi olması nedeniyle de, tarladaki ot mücadelesinde (ot populasyonunun azalmasında) fayda sağlar. Bahsedilen bu özellikleri, soyanın iyi bir münavebe bitkisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu özelliklerinin yanında, sanayi’de de en çok kullanılan bitkilerden bir tanesidir. İçerdiği yüksek orandaki protein nedeniyle, soya eti yapımında, un, süt, yoğurt ve peynir yapımında, boya, muşamba, tutkal gibi daha bir çok sanayi ürünü imalatında kullanılmaktadır. Soyadan elde edilen sanayi ürünü sayısı 200’e yaklaşmıştır. Kısaca, her yönüyle faydalı bir bitki olan soya, Dünyanın en değerli sanayi bitkileri arasında yerini almıştır.
Soyanın ekimden 5 ile 14 gün sonrası durumu
Basit yapraklı hali (yapraklar birbirinin karşısında)
İlk üçlü yaprakçıklı hali
İkinci üçlü yaprakcıklı hali Nodül konrol edilebilinir N2 bağlama başlandıcı
Üçüncü boğumdaki üçlü yaprakcık oluşumu Kotiladonların kaybolması
Soya Ekimden 11, 75 ve 90 gün sonrası durumu
Farklı soya çeşitleri
Birlikte üretim (double crop)
Ekim Zamanı: Soya, yazlık bir baklagil bitkisidir. Bu nedenle, ekimi bahar ayında yapılır. Normal olarak, iyi ve zamanında bir çimlenme ve çıkış için, toprak sıcaklığının 10-12 oC olması durumunda ekim yapılmalıdır. Bu zaman ise, eğer I. ürün (ana ürün) olarak ekilecekse, bölgelerimize göre değişmekle beraber, Nisan ayının son haftası ile Mayıs ayının ilk yarısı arasındaki dönemdir. II. Ürün olarak ise, Trakya bölgesinde Haziran ayının ikinci yarısında, hatta güney illerimizde çok erkenci çeşitler Temmuz ayı içerisinde de ekilebilir. İkinci ürün olarak ekilecekse, ekimin zamanında yapılması gerekir. Eğer, ekimde herhangi bir gecikme olursa, olgunlaşma dönemi ve dolayısıyla hasat, yağışlı bir döneme denk gelebilir. Bu da, ürün kaybına neden olabilir. Ekim işlemi, mümkün olduğunca yeterli toprak tavında yapılmalıdır. Çünkü, soya bitkisi, mısıra göre daha hassastır. Mısır tohumu, tane ağırlığının % 30’u kadar nemi bulunca çimlendiği halde, soya tohumu çimlenebilmesi için kendi ağırlığının % 50’si kadar nem’e ihtiyaç duymaktadır.
Ekim derinliği olarak, toprak yapısına da bağlı olarak, 2.5-5.0 cm arası en uygun derinliktir. Daha derine ekimler, çıkışı yavaşlatacaktır. Toprak sıcaklığı henüz optimum dereceye ulaşmadan erken ekim yapılacaksa, biraz daha sığ ekim tercih edilebilir.
Olgunlaşmış ve tohumluk olarak kullanılabilecek soya taneleri
Sıra Arası Mesafesi: Soya, değişik sıra aralıkları kullanılarak ekilmektedir. Bazı ülkelerde ve aynı ülkelerin değişik bölgelerinde, 20-25 cm den başlayarak 100 cm’e kadar değişebilen sıra arası mesafeleri kullanılarak soya tarımı yapılmaktadır.
Geniş sıra aralıkları kullanılarak ekim yapıldığı zaman, özellikle sıra arası 40-45 cm ve üzerinde, yabancı ot kontrolünün mekanik olarak yapılması daha kolay hale gelmektedir. Ancak, geniş sıra aralıklarında devamlı çıkış gösterecek olan yabancı otların aralıksız olarak mücadelesi ekstra bir maliyet getirecektir. Dar sıra aralıklarında yapılan ekimler nedeniyle, soya bitkisi ile yabancı ot birbirleriyle rekabete giremeyeceğinden, yabancı otlar soya tarafından erken dönemde bastırılacak ve ekstra bir yabancı ot mücadelesi gerekmeyecektir. Yapılan hemen hemen tüm çalışmalarda, soya veriminin, dar sıra aralıklarında (25-40 cm) daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Genelde dar sıraların kullanılması, tane verimi açısından tavsiye edilmektedir
Çünkü, dar sıra aralıklarında, sıra aralarının erken dönemde soya tarafından kapatılması nedeniyle, güneş ışığından daha fazla faydalanma söz konusudur. Bu durum, fotosentezi olumlu yönde etkileyerek, bitki tarafından oluşturulacak ve depolanacak kuru madde miktarını arttırarak tane verimini yükseltecektir. Yine dar sıralara yapılan ekimler sonucu, artan bitki boyu ile birlikte, toprak seviyesi ile alt bakla arasındaki mesafe de artacak ve hasat kayıpları en aza inecektir. Bu da, elde edilecek tane verimini olumlu etkileyecektir.
Elde bulunan alet ve makine imkanlarına göre, 60-70 cm sıra arası kullanılabileceği gibi, kısa-orta boylu çeşitler seçilerek, 25-40 cm sıra aralığı da kullanılarak yatma problemi önlenmiş veya azaltılmış olur. Trakya bölgesinde ayçiçeği ekimlerinde kullanılan pünömatik (havalı) mibzerler ve yine güney bölgelerimizde pamuk ve diğer ürünlerin ekiminde kullanılan mibzerler, soya ekimi için de rahatlıkla kullanılabilir. Bu makinelerde, sıra arasını 25-30 cm’e kadar indirmek de mümkündür.
Diskli gobleler
Havalı mibzer
Döner Kulaklı Pulluk
Çizel pulluk
Kulaklı Pulluk
Taban patlatma ve Karık açma makinası
kultivatör
merdane
Kültüvatör
Toprak hazırlığı ve ekim işleri
Toprak hazırlama ve Azotlu gübreleme
Genç devrede potasyum eksikliğ
Potasyum eksikliği
Demir eksikliği
Soya tarlası
GÜBRELEME:
Soya Fasulyesi bir baklagil bitkisidir. Bu nedenle azota olan ihtiyacı oldukça fazladır. Soya Fasulyesinde azot ihtiyacının gübreleme ile karşılanması ekonomik değildir. Soya Fasulyesi tarımında ilk gelişmenin sağlanması için ekim öncesi veya ekimle beraber dekara 3-5 Kg saf azot uygulanmalıdır. Bu verilen azot aynı zamanda nodozite oluşmasına da yardımcı olmaktadır. Ülkemiz topraklarında Rhizobium japonicum bakterisi doğal olarak bulunmadığından ekimle birlikte mutlaka bakteri aşılaması yapılmalıdır. Bakteri aşılaması yapılmazsa, gübre yoluyla verilecek azot miktarını arttırmak gerekir.
Gelişme durumu ve nodozite oluşumuna göre, üst gübrelemede yapılabilir. Bakteri aşılaması yapılmış ise ilk çiçeklenme döneminde bitki kökleri kontrol edilerek nodozite sayısı kontrol edilmelidir. Nodozite oluşumu yeterli ise, azotlu üst gübrelemeye gerek yoktur. Nodozite oluşmamış veya az sayıda ise, azotlu üst gübreleme yapılmalıdır. Bu miktarın konuya uzman kişi yada kuruluşlara danışılarak belirlenmesi gerekir. Azotlu üst gübre, ilk sulamadan önce kullanılmalıdır. Ekimle beraber bakteri aşılaması yapılmış ise azotlu üst gübre 2. Suyun hemen önüne kullanılabilir. Ekim öncesi veya ekimle beraber hiç azotlu gübre kullanılmamış ise, azotlu üst gübreleme 1. Sudan önce yapılmalıdır.
Soya Fasulyesine bakteri aşılaması yapılacak ise ekimle birlikte bol miktarda azotlu gübre kullanılmamalıdır. Bu; bitkide, nodozite oluşumunu geciktirir ve önler.
Fosfor; Soya Fasulyesi için önemli bir besin maddesidir. Ekim öncesi veya ekimle beraber mutlaka toprağa fosforlu gübre uygulanmalıdır. Topraktaki durumuna göre dekara 6-12 Kg arasında saf fosfor verilmelidir.
Potasyumlu gübreler; Ülkemiz toprakları potasyum bakımından zengin olduğu için önerilmemekle birlikte yapılacak toprak analizleri sonucunda eksikliği belirlenirse, kullanılması durumunda mutlak surette yararlı olacaktır.
BAKTERİ AŞILAMASI :
Soya fasulyesi tohumuna ekimden önce soya bakterisi aşılanır. Soyanın Rhizobium japonicum cinsinden bakterisi bitkiye özel olup, diğer baklagil bitkilerinde bulunmaz. Bakteri aşılaması ile bitki köklerinde nodozite oluşur, sonuç olarak ürün verimi ile ürünün protein oranı artar.
Bakteri aşılaması; elde bulunan pit kültürünün yapıştırıcı bir solüsyon vasıtasıyla ekiminden hemen önce tohumların yüzeylerine yapıştırmaktır.
TOHUMUN AŞILANMASINDA VE EKİLMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1- Aşılama kültürü, ekilecek baklagil çeşidine etkin nodülasyon oluşturabilecek bakteri ırkını
içermelidir.
2- Aşılama kültürü taze olmalıdır.
3- Bakteri kültürleri nemlerini muhafaza edebilmeleri için serin koşullarda (+4˚C‘de)buzdolabında
saklanmalıdır.
4- Aşılama materyali tohumlukla iyice karıştırılmalıdır.
5- Aşılanan tohumlar serin ve gölge bir yerde saklanmalı ve nemli bir toprağa ekilmelidir.
6- Ekim, bakteri aşılamasından sonra, 24 saat içerisinde, en mümkün olan kısa sürede yapılmalı, eğer ekim bu süre içerisinde yapılmamışsa aşılama mutlaka yenilenmelidir.
7- Aşılanmış tohumlar ile asit ve iz elementler içeren gübreler karıştırılmamalıdır.
8- Aşılanmış tohumlar ekilirken pestisitler ile muamele edilmemelidir.
9- Nitrat ve nitrit içeren gübreler, nodülasyona engel olduklarından bu gübrelerden sakınılmalıdır.
10- Aşılanmış tohumların ekileceği toprak özellikleri fosfor ve potasyum bakımından zengin olmalıdır.
Bakteri aşılaması; 100 kg. tohum, gölge bir yerde naylon veya branda üzerine dökülerek, 1 litre kadar su püskürtülüp karıştırılarak iyice nemlendirilir. Nemlendirilen tohum üzerine 100 kg. tohuma 1 kg.’lık bakteri ilave edilerek tekrar iyice karıştırılır ve bakterilerin bütün tohumlara bulaşması sağlandıktan sonra tohum ekime hazırlanmış olur.
Soya fasulyesinin çıkışından 2-3 hafta sonra bitki köklerinde nodozite oluşumu kontrol edilmelidir. Aşılamayı değerlendirmede en iyi zaman çiçeklenme ve sonrası gelişme devresidir. Nodoziteler aktif (iç rengi pembe )olmalıdır, aktif değilse iç rengi beyazdır. Bakteri aşılaması sonucu nodozite oluşmamış veya aktif değilse bakteri yokluğunu gidermek, gelişmeyi hızlandırmak için, % 50 çiçeklenme oluştuğu zaman azotlu üst gübreleme yapılmalıdır.
Eğer soya fasulyesi bir veya iki yıl önce aynı tarlada yetiştirilmişse her ne kadar gerekmese de ekimden önce aşılama yapmak daima emniyetlidir.
Bakım: Soya tarımında en önemli bakım işleri, yabancı otlarla, hastalık ve zararlılarla mücadeledir. Soya ekiminden önce, çıkış öncesi herbisitler (yabancı ot öldürücüler) kullanılabildiği gibi, çıkış sonrası yeşil aksama uygulanabilecek herbisitler de mevcuttur.
Soyada karık ile sulama
Yağmurlama sulama
Yabancı Otların Tanımı ve Zararları.
Yabancı otların tam bir tanımı üzerinde anlaşmak mümkün değildir.”İstenmeyen yerde yetişen bitki” veya “Faydasız,istenmeyen, zararlı, kısacası gereksiz bir bitki” şeklinde tanımlar kabul edilebilir.
Genel olarak yabancı otlar kuvvetli ve canlıdırlar.Çabuk büyürler, etkili kök ve sürgün sistemine sahiptir. Ayrıca bol tohum üretirler.
Pamuklarda görülen yabancı otlar geniş veya dar yapraklı olup, hayat devrelerini tek yada çok yılda tamamlarlar. Tek yıllıklar tohumdan ürer, çok yıllıklar ise hem tohumdan hem de toprak altı
asamlardan ürerler.
Yabancı otlar bir çok şekilde zararlı olurlar.Bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.
a)Mahsul verimini azaltır: Yabancı otlar tarla bitkileri ile su, mineral, madde ve ışık yönünden rekabet eder. Yaygın bir çok yabancı ot, tarla bitkileri aktif büyümeye başlamadan önce hızla büyür.
Böylece tarla bitkileri için elverişli durumda olan su ve besin elementleri yabancı otlar tarafından tüketilir. Bitkilerde ürün kayıplarına sebep olurlar.
b)Ürünün kalitesini bozar: Bazıları pamuk hasadığını güçleştirdiği gibi liflere yapışarak kaliteyi bozar.
c)Zararlılara yataklık ederler: Bİr çok yabancı ot, hastalık ve böcek zararlılarına yataklık eder.
d)Sulama masrafını artırır: Sulama kanallarının kenar veya iç kısmında yetişen yabancı otlar, kanalların kullanımını orlaştırdığı gibi fazla miktarda su tüketirler.
Yabancı otlarla mücadele Kültürel Mücadele ve ilaçla Mücadele şeklinde olur.
Kültürel Mücadele; Tarlayı dinlendirmek, münavebe yapmak, temiz tohum kullanmak, çapalamak, tarla kenarlarındaki otları imha etmek, otları tohum bağlamadan biçmek, toprak altı aksamları ve kök
parçalarını toplayıp imha etmek gereklidir.
İlaçla Müdahele; Ekim öncesi, çıkış öncesi ve çıkış sonrası uygulanır.
Ekim öncesi veya ekimden hemen sonra çıkış öncesi herbisitler uygulanmış olsa dahi, sulanan bir bitki olduğundan ileri dönemlerde yabancı ot çıkışı olacaktır. Daha önce de değinildiği gibi, eğer ekimler 25-40 cm sıra aralığında yapılmışsa, yabancı ot mücadelesi pek problem olmayacaktır. Çünkü, dar sıra aralıklarında soya bitkisi sıra aralarını daha erken dönemlerde kapatarak, sıra aralarından çıkabilecek yabancı otları bastıracaktır. Eğer, ekim 60-100 cm gibi geniş sıra aralıklarında yapılmış ise, sıra aralarını mekanik olarak işlemek kolay olduğundan, soya bitkileri fide döneminde iken ve henüz çok fazla boylanmadan bir-iki kez sıra aralarını çapalayarak yabancı otların gelişimi önlenmelidir. Sıra aralarının çapalanması, yabancı otları yok ettiği gibi, toprağı da havalandırarak soya gelişimini olumlu yönde etkiler.
Soyada, hem dar yapraklı hem de geniş yapraklı yabancı otları görmek mümkündür. Çapalamanın yapılamayacağı durumlarda, otların yoğunluğuna göre seçilecek bir herbisit ile ilaçlama yapılması gerekir. Bu amaçla, belirli sıralarda traktör için daha geniş aralar bırakılarak, ilaçlama işleri problemsiz olarak yapılabilir.
Ekim öncesi toprağa karıştırılarak kullanılan ilaçlara, tek yıllık dar yapraklı otlar ile küçük tohumlu bazı geniş yapraklı otlar için kullanılan Dinitroanilines grubundan “Treflan”, ve geniş yapraklı otlar için kullanılan İmidazolinones grubundan “Pursuit”, örnek olarak verilebilir. Treflan, ekimden hemen sonra henüz çıkışlar başlamadan da uygulanabilir. Pursuit, çıkış sonrası da kullanılabilir. Sulfonyl üreas grubundan, “Classic”, hem çıkış öncesi hem de çıkış sonrasında olmak üzere iki dönemde geniş yapraklı yabancı otlar için kullanılabilir. Aynı şekilde, Acetaniliades grubundan, “Dual” ve “Lasso”, hem çıkış öncesi hem de çıkış sonrasında dar yapraklı otlar için uygulanabilir. Geniş yapraklı otlar için, Linuron ekimden sonra çıkıştan hemen önce kullanılabilir. Yine, özellikle geniş yapraklı otların mücadelesinde etkili bir şekilde kullanılan Benzonthiadiazole grubundan “Basagran”, çıkış sonrasında yabancı otların yeşil aksamına uygulanabilir. Soyanın gelişme döneminde, ortaya çıkabilecek bazı dar yapraklı yabancı otların mücadelesinde, “Aramo 50”, dekara 100 g dozunda yabancı otların yeşil aksamına uygulanabilecek diğer bir herbisit olarak sayılabilir.
Burada bahsedilen herbisitler, soya tarımında, değişik dönemlerde ve zamanlarda kullanılabilecek ilaçlara birkaç örnek teşkil etmektedir. İlaç isimleri, zaman zaman üretici firmalara ve kullanılan etkili maddelere göre bazı değişiklikler gösterebileceğinden veya piyasaya daha etkili yeni ilaçlar sürülebileceğinden, yukarıda örnek olarak verilen bazı ilaçları piyasada bulmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle, herbisit kullanmadan veya satın almadan önce, piyasada araştırma yapmak veya ilgili kuruluşlara danışmak gerekir. Burada, şunu da unutmamak gerekir ki, özellikle bu tip herbisitlerin yanlış kullanılması, bitkilerde geri dönüşü imkansız bazı zararlar meydana getirebileceğinden, kullanırken çok dikkat edilmesi, zamanında ve tavsiye edilen uygun dozlarda ve aletlerle uygulanmasına özen gösterilmelidir.
Hastalık ve zararlılar için, belirli aralıklarla tarla kontrol edilerek herhangi bir hastalık gelişimi ve zararlıların varlığı gözlenmelidir. Bitki özsuyunu emen yaprak bitleri gibi bazı böceklerin, virüs taşıyıcıları oldukları unutulmamalı ve görüldüklerinde veya görülmeden önce tedbir olarak bitkiler ilaçlanmalıdır. Diğer zararlılar ve ortaya çıkabilecek bazı hastalıklar için zamanında mücadele yapılmasına özen gösterilmelidir. Zararlılar olarak, kırmızı örümcek, kokulu yeşil böcek, çekirge, yeşil kurt, ve özellikle Akdeniz ve Ege sahil bölgelerinde beyaz sinek, pamuk yaprak kurdu ve pamuk çizgili yaprak kurdu, soya bitkisine en fazla zarar veren böcekler olarak sayılabilir.
Roundup (yabancı ot ilacı) uygulaması bu gelişme devresinde yapılır
Yaprak bitlerine karşı uygulama bu gelişme devresinde yapılır
Kokulu böcek (Nazara viridula)
Beyaz sinek (Bemicia tabaci)
Karadrina (Çizgili yaprak kurdu) (Spodoptera exiqua)
Yeşil kurt
. Önemli hastalıklar olarak ise, tohum, fide, kök, sap ve bakla çürüklükleri, antraknoz, yaprak yanıklıkları, tomurcuk yanıklığı, nematod ve virüs hastalıkları sayılabilir. Tarla içerisinde, virüs bulaşmış birkaç bitki görüldüğünde, taşınmayı önlemek için bu bitkiler hemen sökülerek tarladan uzaklaştırılmalı, ya derin gömülmeli ya da yakılarak imha edilmelidir.
Anthracnose (Glomerella glycines)
Downy Mildew (Peronospora manshurica)
Stem Canker (Diaporthe phaseolorum var. caulivora)
Pod and Stem Blight (Diaporthe phaseolorum var. sojae)
Wildfire (Pseudomonas tabaci)
Bacterial Blight (Pseudomonas syringae pv. Glycinea)
Bud Blight
Rhizoctonia
Soybean Mosaic
Soyada yabancı ot
Hasat: Soya bitkisi, çeşitlere ve bölgelere bağlı olarak ekimden itibaren yaklaşık 90 gün içerisinde olgunluğunu tamamlayarak hasada uygun hale gelmektedir. Bazı çeşitlerde, bu süre, 120-140 güne, hatta 150 güne kadar da uzayabilir.
Hasat zamanı gelmiş soya bitkisinde, yapraklar sararıp kurumaya ve dökülmeye başlar. Özellikle, alt kısımdaki baklalar içerisindeki taneler oldukça sertleşmiş olup dişle kırılması çok zordur. Bitki üzerindeki tüm baklalar renk değiştirmiştir. Çeşitlere bağlı olarak, bu baklalar gri, sarı veya kahverenginde olabilir. Hasat sırasında, bitki üzerinde hiç yeşil bakla kalmamalıdır. Bitki üzerinde kalacak yeşil baklalar, normal kurumuş ürünün nem oranını yükseltirler.
Hasat işlemi, normal biçerdöverlerle rahatlıkla yapılabilir. Ancak, makinenin hız, kesici tabla, batör, kontrabatör ve elek gibi bazı ayarlarının hasat işlemi öncesinden yapılması gerekir. Örneğin, tabla dönme hızının biçerdöverin hareket hızından % 25 daha fazla olmasına ve biçerdöverin hareket hızının sabit tutulmasına özen gösterilmelidir. Bitkide oluşan baklaların toprak seviyesinden olan yüksekliği göz önünde bulundurularak, hasatta kayıpları önlemek veya azaltmak için, kesici tabla toprak seviyesinden uygun bir yükseklikte olmalıdır. Tarlanın topografik şartlarına da bağlı olarak mümkün olduğunca alçaktan biçilmelidir.
Hasat zamanında, tane nemi % 13-16 arasında olmalıdır. Eğer hasat işlemi, % 12 den daha az nem durumunda yapılacak olursa taneye zarar verilebilir. Hasat sonrası kurutma yapılmayacaksa, hasat için en uygun nem oranı % 13-14 arasıdır. Ancak, biçerdöverin iyi ayarlanması ve hasat sonrası kurutma yapmak şartı ile, % 15-16 nem civarında da hiçbir problem yaşamadan hasat yapmak mümkündür.
Hasat zamanı gelmiş soya tarlasında hasat işlemi hemen vakit kaybetmeden başlatılmalıdır. Eğer, hasat zamanı geciktirilirse, baklalar çatlar ve tane kaybı olur, bu da verimi düşürür. Diğer yandan, hasat zamanında yapılamaz ise, yağışlı bir döneme rastlayabilir, bu da ürünün belki de tamamen tarlada kalmasına neden olabilir.
…