Site icon Foodelphi.com

Silika

www.foodelphi.com

www.foodelphi.com

SİLİKA

Silisyum, yeryüzünde en çok bulunan elementlerden biridir.Doğada siliksat asidi (mSiO2.nH2O) ve tuzları halinde bulunur.
Silisyum dioksit (SiO2) ise doğada kum ve kuartz şeklinde bulunur.
Silisyum ve O2 dünyada en çok bulunan elementlerdendir ve birlikte Silika’yı, dünyada kaya formunda bulunan üç mineralden birini oluşturur.
Silika 3 ana kristal formunda bulunur. En çok mineral quartz formunda bulunur. Fakat bu cevher aynı zamanda kristobolit ve tridimit halindedir. Bu cevherler sıcaklığa ve kimyasal etkilere karşı çok dayanıklıdır.

Quartz

Oldukça saf silisyum dioksit (SiO2) kristallerine verilen addır.Doğada kristal ya da amorf halde bulunur. İçindeki yabancı maddelerin cins ve miktarına göre, saydam, renkli, ya da yarı saydam durumdadır.
Kuvars piezoelektrik bir taştır. Üzerine uygulanan belli bir mekanik basınç etkisiyle (sıkışma,esneme,burma) kristal yüzeyleri arasında bir elektriksel gerilim üretir. Bu özelliği sayesinde aynı zamanda quartz saatlarde kullanılır.
Başlıca kullanım alanlarını şöyle sıralayabiliriz:

Cam

Seramik

Döküm

Kimya

Dolgu

Plastik

Suni mermer

İnşaat

Kristobalit

Kristobalit (cristobalite), silikanın yüksek sıcaklıkta kalsine edilmesiyle oluşan yüksek saflıkta ve beyazlıkta kimyasal inert ürünlerdir.
Optik özellikleri ve düşük yağ absorpsiyon(low oil absorption) özellikleri sayesinde dolgu ve hammadde olarak çeşitli uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Boyalarda,plastiklerde,hassas dökümlerde dolgu maddesi olarak kullanılırlar.
Ayrıca hammadde olarak seramik malzeme üretiminde, dolgu olarak silikon kauçuk (sealant), polimer beton ve aşındırıcı & parlatıcı malzeme üretiminde kullanılmaktadır.

Silika jel

Silikajel geniş gözenek çapında, amorf yüksek kısmı basınç altında yüksek nem adsorbsiyon kapasitesine sahip silisyumdioksittir.
Ağırlıkça % 35’inden ve % 42’sinden fazla nem tutma özelliğine sahiptir.
Madde nemle beraber renk değiştirir

Silika jelin kullanım alanları:

Renk değiştiren ( indikatörlü ) silika jeller özellikle trafolarda, yağ tanklarında ve kimyasal tankların nefesliklerinde kullanılmaktadır.

Endüstriyel hava kurutma sistemleri

İstenmeyen gazların uzaklaştırılmasında,

Rutubet istenmeyen her tür ortamda,

İlaçlarda,

Gıda ürünlerinin korunmasında,

Elektronik Malzemelerin korunmasında,

Hassas birçok malzemenin kuru ve güvenli saklanmasında

Tank depolama sahalarında

Kapalı devrelerde gaz kurutmada ( kuvvet santralleri, vb.)

Laboratuarlarda ( Desikatörler, U boruları, kurutma kolonları)

Amorf Silika

Amorf silika volkanik-hidrotermal sistemler içinde belirli sıcaklığa sahip kolloidal silika partikülleri içeren akışkanların yeryüzüne çıkarak soğuması ve aşırı doygunluğa erişmesi sonucunda yüzeyde oluşan sedimanter bir kayaçtır.
Amorf silika, açık rengi, hafifliği,mikro gözenekli yapısına bağlı yüksek porozitesi ve su emme kabiliyeti, gevrek ve kolay kırılabilir oluşu ile diğer silikatlı kayaçlardan kolayca ayırt edilebilir.
Bilinen en yaygın kullanım alanı inşaat sektörüdür. Beton dayanımını artırıcı ve priz hızlandırıcı polimer esaslı kimyasal maddeler, uçucu küller, kalsine killer ile endüstriyel yan ürün/atık olarak elde edilen silika dumanı gibi, doğal amorf silika da dünyanın bazı bölgelerinde mineral katkı maddesi olarak inşaat endüstrisinde yaygın biçimde kullanılmaktadır.

Silikozis

Silikozis, silika olarak bilinen kristal yapıdaki silikon dioksitin (SiO2) inhalasyonuna bağlı olarak gelişen mesleksel bir akciğer hastalığıdır.
Kristal yapıdaki silika tozlarının solunması, akciğerde birikmesi ve akciğerlerde bu tozlara karşı oluşan reaksiyon sonucu akciğerde fibrozis gelişimi ile sonuçlanan bir hastalıktır. Silikozis gelişiminde silikanın kristal yapısı,ortamdaki silika yoğunluğu, maruziyet süresi gibi faktörler rol oynamaktadır.Örneğin silika içeren kayalar parçalandığında, sondaj yapıldığında veya kumlama işlemi sırasında yeni silika kristalleri ortaya çıkmakta, oluşan bu taze kristal silikaya maruziyet silikozis riskini belirgin olarak artırmaktadır.Yüksek düzeyde silikoz maruziyeti olduğunda, maruziyet süresi kısa olsa bile silikozis gelişme riski fazladır.

Silikozisin Belirtileri

Başlangıç dönemlerinde hiçbir belirti veya fiziki bulgu saptanmaz.

Bu evrede hastalığın varlığını belli edecek tek bulgu röntgen çekimi sonucunda doktor tarafından belirlenir.

Hastalık genellikle yavaş tempoda fakat ilerleyen bir gelişme gösterir.

Yıllar sonunda ileri bir evreye varır.Bu evrede akciğerde nodül sayısı ve çapı artmıştır.

Silikozisin karakteristik belirtisi nefes darlığıdır.

Ayrıca akciğerde tüberküloz ya da enfeksiyon gelişmeleri artar.Bu durumda ;

Öksürük

Bitkinlik

İştahsızlık ve kilo kaybı görülür.

Silikozis, hastalığın oluşum sürecine göre üç klinik tabloya ayrılmaktadır:
Akut
Akselere
Kronik

Kronik (Klasik) Silikozis

Hastalık uzun bir süre semptomsuz seyredebilir. Hastalık tablosu oluşmaya başladığında egzersize bağlı dispne veya öksürük görülebilir (sıklıkla yaşlılığa bağlandığı için tanı atlanabilir). Maruziyet başlangıcından 10 yıl sonra ortaya çıkan tabloya ‘kronik (klasik) silikozis’ denilmektedir.
Radyolojik olarak ağırlıklı olarak üst akciğer zonlarında yuvarlak, küçük opasiteler (

Akselere Silikozis

Kronik forma göre daha yoğun ve kısa süreli (5-10 yıl) maruziyet sonrası ortaya çıkar. Semptomlar, radyolojik bulgular, fizyolojik bulgular hatta patolojisi benzerlik taşır. Akciğer fonksiyonlarında bozulma daha hızlıdır.Akselere silikozis gelişenlerde mikobakteriyel enfeksiyon gelişimi daha sıktır.

Akut Silikozis

Birkaç aydan 5 yıla kadar olan sürede yoğun silika maruziyet sonrası gelişir. Güçsüzlük ve kilo kaybı gibi semptomlar görülebilir. Radyolojik bulgular kronik forma göre farklılık gösterir.
Tüberküloz tüm silikozis formlarında görülebilmesine rağmen akut veya akselere silikozisli olgular daha yüksek risk altındadır. Silikozisin gelişmediği olgularda, silika maruziyeti yine de hastalığa predispozisyon oluşturur.
Silikozise özgü radyolojik bulguların gelişmediği olgularda,mesleksel toz maruziyeti ile ilişkili kronik bronşit ve amfizem gibi hastalıklar gelişebilir.
Silika toksisitesinin kesin mekanizması bilinmemektedir.Oluşan toksisitenin doğrudan silika partiküllerinin yüzeyi ile veya alveoler makrofajların aktivasyonuyla oluşan reaktif oksijen radikalleri ile oluştuğu düşünülmektedir.Biyolojik yanıtın özelliği ve boyutu genellikle maruziyetin derecesine bağlıdır. Yeni oluşmuş silika patikülünün, eski partiküle göre daha toksik olduğu yönündeki bulgular artmaktadır.

Silikozis Hastalığı İçin Risk Grubu

Maden işçileri

Kot taşlama işçileri

Çimento fabrikası çalışanları

Cam endüstrisi çalışanları

Silika içeren kumun birçok işlemde kullanıma uygun olması ve ucuzluğu nedeniyle kristal silika maruziyeti tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça yaygındır.
Ülkemizde kot kumlama işçilerinde yapılan çalışmada işçilerin %53’ünde silikozis belirlenmiştir.

Silikozisin Tedavisi

Bilinen bir tedavisi yoktur.Sadece koruyucu önlemler alınarak hastalığın önüne geçilebilir.
Dinlediğiniz için teşekkür ederiz..

Hazırlayanlar:

Melis DİZDAR
Bengü ÇALİŞKAN
Yasemin ÇİFÇİ

Exit mobile version