Aşure günü, hicri birinci ay olan Muharrem ayının onuncu günüdür. Muhtelif peygamberlerin kurtuluş mucizelerinin yaşandığına inanılan bugün, Osmanlı sarayında bayram havası içerisinde geçirilen önemli günlerden birisidir. Osmanlı sarayı birçok konuda olduğu gibi aşure geleneğinin uygulanmasında da, halka öncülük yapmıştır. Bu çerçevede her sene muharrem ayının onuncu günü İstanbul’da, başta, saray mutfağı olmak üzere devlete ait kışla ve mekteplerin mutfaklarında bugüne özgü olarak aşure pişirilmiştir. Sarayda muhtelif aşure türleri yanında bir de özel olduğunu düşündüğümüz süzme aşure ve Frenk arpası aşuresi yapıldığı anlaşılmaktadır. 19. yüzyılda Osmanlı sarayı ve dairelerinde yapılan aşureler incelendiğinde buğday ve şekerin ana malzemeler olduğu ve bu malzemelerin aşurede önemli bir oran teşkil ettikleri görülmektedir. Mesela 1870’te sarayda pişirilen süzme aşurede buğday oranı 30,4% iken şeker oranı 41,9% olarak gerçekleşmiştir. Aşureye konan malzemelerden deve dişi ve “alâ” (en iyi) tabir edilen buğday her yıl mûtâd olarak Silivri İskelesi ve civarından temin edilmiştir. Aşure için ayrıca, İstanbul Ağası tarafından mûtâd olarak her yıl 30 çeki odun verilmiştir. Aşure kendine özgü bir üslupla devlet erkanına ve halka ikram edilmiştir. Nitekim aşure yüksek dereceli devlet görevlileri ile din büyüklerinin evlerine değerli kase ve testilerle gönderilmiş, hatta saray mensuplarından bazıları bir diğerine aşure gönderdiğinde, aşurenin kabul edilmesi için, nezaketen, bir de mektup kaleme almışlardır. Padişah tarafından saraya ait aşureyi pişiren aşçıbaşı ağaya ve devletin diğer birimlerinde pişirilip saraya aşure takdim eden görevlilere ihsanlarda bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Türk kültürü, Aşure, Kışla, Matbâh-ı âmire, Osmanlı sarayı.
ABSTRACT
The day of aşure is the tenth day of Muharrem month (first month of muslim calendar). The day, which is believed to be one of the days of redemptive miracles, has been celebrated by muslims and Ottomans as a bairam. By celebrating this day every year, the Ottoman Palace set an example and pioneered its becoming an ongoing tradition. In this frame, every tenth day of month Muharrem, in state quarters, schools and in matbah-ı amire (palace kitchen) aşure had been cooked and served in İstanbul. It has also been noticed that besides the conventional aşure, different types of aşure as “strained aşure” and “Frenk barley aşure” was cooked in the matbah-ı amire. As a result of the analyses on the ingredients of the aşure that was cooked in the Ottoman palace and palace units in the19th Century, it has been observed that wheat and sugar were the main ingredients and that they constituted a considerable percentage in the aşure of the time. For example, in an aşure that was cooked in 1870, the percentage of the wheat was noticed to be 30,4% and sugar to be 41,9%. The type of wheat that was used specifically for aşure was “high quality” and it was usually supplied from Silivri Quay and its neighborhood. Moreover, the Agha of Istanbul (the chef) had been granted 30 çeki of wood (around 7500 kg. of wood) every year for aşure cooking festivities. Aşure had been served to public and the statesmen with a peculiar fashion. It was sent to the houses of the rulers and “ulema” in precious and elegant cups and jugs, and sometimes with a letter of politeness accompanying it. The sultan personally granted many gifts to the chef, other cooks and to those officers who delivered the aşure from the units of the state to be served in the palace.
Key Words Turkish culture, Aşure, Quarter, Matbah-ı Amire, Ottoman Palace.
…